Salih Doğan yazdı: "Hatay Arkeoloji Müzesi" - Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi
DOLAR

32,9786$% -0.03

EURO

35,8438% -0.06

STERLİN

42,4513£% -0.19

GRAM ALTIN

2.527,69%0,81

ÇEYREK ALTIN

4.148,00%0,14

BİTCOİN

2227826฿%4.56874

Akşam Vakti a 19:50
Malatya PARÇALI BULUTLU 29°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Salih Doğan yazdı: “Hatay Arkeoloji Müzesi”

Antakya bir diğer ismiyle Hatay, dinlerin ve medeniyetlerin binlerce yıldır birlikte yaşadığı, bitmek tükenmek bilmez bir insanlık hazinesine sahip olan şehrimizin adıdır. Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin düzenlediği bir konferans için bulunduğum bu güzel şehrimizi gezmek özellikle de arkeolojik kültürel mirasımız açısından dünyanın sayılı müzelerinden biri olduğuna inandığım Hatay Arkeoloji Müzesini değerli dostum Mustafa Kemal Üniversitesi Öğretim görevlisi Gökhan Maraşlıoğlu ile birlikte gezme fırsatı buldum.

Tarihi ve kültürel doku zenginliği bakımından ülkemizin en önemli şehirlerinden biri olan geçmişin kültürel izlerini bugünde yaşamak birçok özelliği deneyimlemek mümkündür. Bu bağlamda Antakya’mızın çok daha eski dönemlerine bir yolculuk yapmanın en güzel yolu Hatay Arkeoloji Müzesini ve oradaki kültürel mirası görmek, hikâyelerine yeniden tanık olmak bu kenti ve ülkemiz zenginliğini kavramanın en güzel yoludur diye düşünüp müzenin kapısından giriyoruz.

Boğaziçi Üniversitesinde katıldığım konferansların birinde Hatay Arkeoloji Müzesi konulu çok güzel ve detaylı bir anlatımın yapıldığı bir sunum izlemiştim; sonrasında müze tarihi ve gelişimi konularını biraz araştırma yapma fırsatım oldu. Öncelikle bu muhteşem kültürel miras mabedinin tarihinden bahsetmekte yarar var sanıyorum.

Müzenin oluşum hikâyesi 1932 yılında Antakya ve çevresinde yürütülen kazılarla ortaya çıkan eserlerin bir mekânda toplanması fikri, kazıları yürüten Fransız arkeolog M.Prost’un önerisi ile ortaya çıkıyor. Malum o yıllar Hatay Fransız idaresinde bulunuyordu. M.Mişel Booşer tarafından hazırlanan bir proje ile ortaya çıkartılan eserlere uygun olarak bir müze projesi hazırlanmıştır. Buna göre 1934 de başlatılan müze inşaatı dört yıl sürmüş olup, 1939 da Hatay Cumhuriyeti’nin Türkiye’nin bir vilayeti olmasından bir yıl önce tamamlanmıştır. Müze uzun düzenleme süreci sonunda yapılan revizyonla 23 Temmuz 1948 de Hatay’ın kurtuluş bayramında açılmıştır.

1932 – 1939 yıllarında Princeton Üniversitesi’nin yaptığı araştırmalarla müzenin esas zenginliğini oluşturan mozaikler ortaya çıkartılmıştır. Bu zenginlikler, merkezi Antakya’da olmak üzere Harbiye, Narlıca, Güzelburç, Samandağ ve çevresinde yapılan kazılar sonucu çıkartılan ve koleksiyonu tamamlayan mozaiklerdir. Bugün Antiocheia kökenli bir çok eser  Hatay Arkeoloji müzesi ile birlikte başta Princeton Üniversitesi Sanat Müzesi (ABD), Worcester Müzesi (ABD), Louvre (Fransa) olmak üzere  maalesef dünyanın yaklaşık 20 müzesine ve özel koleksiyonlarına dağılmış durumdadır.

Şu an içinde bulunduğumuz yeni müze binası Kültür ve Turizm Bakanlığımız  ve Hatay Valiliğimizin finans desteği ve Mimar Kemal Nalbant tarafından hazırlanan proje ile gerçekleştirilmiş  2011 yılında başlayan inşaat 2014 yılında tamamlanmış ülkemizdeki müze binası olarak tasarlanmış yeni dönem modern bir müze binası ortaya çıkartılmış.53,500 metrekare üzerinde 16.000 metrekare müze yapısı 32.754 metrekare kapalı alana sahip olup, 10,700 metrekare devasa bir sergileme alanı düzenlenmiş. İlk bakışta fark edeceğiniz gibi eserlerin kendileri de sergileme biçimleri de cidden hayranlık uyandıracak  düzeyde.

Dünyanın en geniş repertuarlı ve Akdeniz bölgesinin en etkileyici kültürel miras seçkisini görmenin heyecanı beni ziyadesiyle sarmış durumda, adımlarımı hızlandırıp bir an önce bu eşsiz hazinenin koleksiyonlarını keşfetmek istiyorum.

Arkeoloji müzesi bugün mozaik koleksiyonu açısından dünyanın birinci mozaik müzesi olduğu gibi, 8 sergi salonu ve açık sergileme alanlarıyla günümüzde dünyanın en geniş sergileme alanlı mozaik müzesi olma özelliğini de taşımaktadır. Müze bahçesinde de birtakım eserlerin sergilendiği 5 adet deposu mevcut olup,  müze envanterinde 2011 yılı itibarıyla 35.433 eser mevcuttur.

Müze girişinde bizi ilk karşılayan şey duvardaki  “Doğunun Kraliçesi Antakya” yazısı. Bütün hikâye bu cümlede özetlenmiş aslında çünkü bu müze eşsiz koleksiyonlara sahip bir krallık gibi. Şimdi müzeye dair bölümleri  gezi rotası kapsamında birlikte gezelim…

Üç Ağızlı Mağara 

Hatay’da yaşam M.Ö. 43.000 ile M.Ö.17.000 yılları arasında Üçağızlı Mağarası’nda başlar. Hatay Arkeoloji Müzesi yeni sergi alanına Samandağ İlçesi, Meydan Köyünde bulunan Üçağızlı Mağarası canlandırılması ile girilmektedir. Genç Tunç Çağına ait bir mezar bulunuyor dönemin bütün gömme ritüellerinin yansıtıldığı nu mezar hayli ilgimizi çekiyor sergileme tekniği de çok güzel eserin bütün boyutlarını gözlemleme inceleme şansı veriyor size.

Eşsiz Mozaikler

Antakya, Harbiye, Güzelburç, Samandağ ve çevresinde yapılan kazılar sonucu ortaya çıkartılan mozaiklerle müze mozaik koleksiyonu tamamlanmıştır. Müzede M.S.2-5. yüzyıllar arasına ait mozaikler ziyaretçinin ilgisine mimari mekân canlandırmalarıyla birlikte sunulmuş buda ziyaretçiye daha fazla inceleme fırsatı ve birçok açıdan yorumlama fırsatı sunuyor.

Yakto Mozaiği

Orta bölümde M.S 5.yüzyılda tarihlenen Yakto Mozaiği mevcut, mitolojik karakterler ve av sahnelerinden oluşmaktadır. Orta sahnede ise Büyük Ruh “Megalsofya” etrafında hayvan mücadelelerinde Yunan mitolojilerinin ünlü isimlerini görebilirsiniz. Narkisos, Tresias, Aktion ve Adonis… Yakto mozaiğinde eski Yunan mitolojik karakterlerle buluşma şansına sahip oluyoruz.

Benim hoşuma giden mozaiklerden birisi de şüphesiz ince bir çizgi ile sınırlandırılmış beyaz zemin üzerine işlenmiş figürün bir elinde iki ince olta çubuğu ve diğer eliyle omuzunda tuttuğu iki ucunda kafesli uzun sopa bulunan  “Zenci Balıkçı Mozaiği” oluyor.

Neşeli Ol Hayatı Yaşa Mozaiği

Müze ziyaretçilerinin ilgi odağı olan ve müzenin vazgeçilmez öz çekim mekanı olan Milattan önce 3. yüzyıla tarihlenen  medyada da bir dönem çok fazla yer almış “üzerinde Antik Yunanca “Neşeli ol hayatını yaşa” yazılı mozaik favorilerimden biri müze uzmanı arkadaşımızın anlattığına göre “Türkiye’de eşi olmayan bir mozaik ve sadece İtalya’da buna benzer bir tek mozaik mevcutmuş.

Gece Alemi Mozaiği

Açık renk zemine işlenmiş ve çevresi çizgilerle çevrilmiş tema  olarak figürler üzerine Antik Yunanca isimlerinin yazıldığı gece perileri Tiritenler ve su perileri Nereid figürleri işlenmiş olan bu mozaikte müzenin gözdeleri arasında bana göre.

Müze koleksiyonunda bulunan yine çok önemli mozaiklere ek olarak,  Eros ve Psykhe Mozaiği, Psykheler Kayığı Mozaiği, Koç Başları Mozaiği, Kuşlar ve Çiçekler Mozaiği, Huzur (Amerimnia) Mozaiği ,Güneş Saati Mozaiği, Khresis Mozaiği, Lakedemonia Evrotas Mozaiği, İki Atlet ve İdman Yeri Mozaiği, Hokkabazlar Mozaiği, Tethys Okeanos Mozaiği, Soteria Mozaiği, Dionysos Zafer Alayı Mozaiği, Keklikli Mozaik, Talassa Deniz Mozaiği, Mevsimler Mozaiğini sayabiliriz her biri birer şaheser ve incelenmeye değer hikayelerle dolu mozaikler…

II. Şuppiluliuma

En önemli eserlerin başında şüphesiz M.Ö 1100 ile 800 yıllarına tarihlenen Hitit Kralı Şipulliuma’nın bilinen en önemli heykelidir. İri gözleri, sakalları ve bukleli saçlarıyla Anadolu’yu kıtlıktan kurtardığı bilinen bir eliyle başak bir diğer eliyle mızrak bulunduran çok uzak olmayan bir zamanda Reyhanlı kazılarında ortaya çıkartılmış 1,5 metre boyundaki Şipullilima heykeli müzenin en gözde eseri olma özelliğini taşıyor. İri gözleri ve bukleli saçlarıyla dikkat çeken bu büyük Hitit kralı ile öz çekim yapmadan gitmek olmazdı elbette, bizde bir çok ziyaretçi gibi bu aktiviteyi yapıyoruz.

Lahitler Salonu “Antakya Lahdi”

2018 yılı nisan ayında teşhiri tamamlanarak ziyarete açılan “Lahitler Salonu’nda” antik çağda ölü gömme gelenekleri ve kültlerine dair eserler mevcut; lahitler, urneler, ostotekler ve mezar stelleri yer almaktadır. Salon, ünlü “Antakya Lahdi” ile sona ermektedir. Müzenin şaheserlerinden birisi de şüphesiz eşsiz bir sanat eseri M.S 265-270 yıllarına tarihlenen uzunluğu 2.47 metre genişliği 1.22 metre yüksekliği 1.20 metre olan bu lahit Roma dönemi heykeltıraşlığının adeta zirvesi niteliğinde. Tek kelimeyle muhteşem. 1993 yılında Harbiye’de yapılan bir temel çalışmasında tesadüfen bulunan eser, işleme detayları inanılmaz lahidin cephelerinde döneme dair çeşitli sahneler canlandırılmış, ön dar yüzünde yeraltı tanrısı Hadese giden bir kapı ve kurban verme sahnesi arka dar yüzünde soylu aileye ait görseller ve geniş yüzünde gençlik, olgunluk  ve yaşlılığa dair bir tasvir mevcut. 2014 yılında müzenin yeni binasında oluşturulan bu salonda sergilenmeye başlamıştır.

Buradaki sergileme tekniği gerçekten ülkemiz müzeciliği açısından son derece dikkate değer gerek kronolojik sıralama, etiketlemeler, örneklemeler, yerleşimler, eser aydınlatmaları ve mekânla bütünlük harikulade.

35 Bin Eserlik Envanter

1933 – 1938 yılları arasında Amik Ovası’nda Cüdeyde, Dehep, Çatalhöyük ve Tainat’ta, Chicago Üniversitesi, (Chicago Oriental Institute) tarafından kazı çalışmaları yapılmıştır. 1936 yılında, British Museum adına Sir Leonard Wolley Samandağı, El-Mina Mevkii’nde, 1937’den 1948 senesine kadar da aralıklarla, Açana Höyüğünde yürütülen kazı çalışmaları sonucunda oluşturulmuş muhteşem bir kültürel miras en güzel bir şekilde korunarak sergilenmektedir.

Neolitik dönemden Demir Çağının sonuna kadar yerleşilmiş olan höyük kültürleri, Amik Ovası’nda yer alan Tell Kurdu, Tell Tayinat ve Tell Aççana höyük mimarilerinden esinlenerek o dönemin yapıları müze içerisine inşa edilmiş ve bu yapılarından çıkan buluntular mekân içerisinde sergileniyor. Yine teşhir salonlarında Dörtyol’da bulunan Kinet Höyüğü ve diğer bazı höyüklerden çıkarılmış küçük buluntuların teşhir edildiği vitrin sergilemeleri mevcut.

Büyük İskender ve sonrası Sasani, Helenistik ve Selevkos dönemleri Hatay’ına dair  eserlerin sergilendiğini alanları gezmek bizi geçmişin görkemli günlerine neredeyse ziyaretimizin sürdüğü 3 saat boyunca zamanda yolculuk yaptık diyebilirim. Tykhe Hellenistik dönemden itibaren Antiokheia’nın şans tanrıçasıdır. Roma Döneminde de varlığını sürdüren Tykhe Antiokheia’ya özgü sembollerle bilinmektedir. Sergide Antiokheia Tykhe’sinin tasvir edildiği heykeller ve sikkeler yer almaktadır. Mitoloji bölümünde Helenistik ve Roma döneminde inanılan tanrı-tanrıça ve kahramanların heykelleri sergilenmektedir.

Açılan bölümlerde, 10 adet alan canlandırması, 86 adet heykel, 6 adet sütun ve sütun başlığı, 1340 metrekare mozaik, yazıtlar, mil taşları, lahitler, 6 adet maket ve 58 adet vitrin içerisinde, binlerce metal, seramik ve cam eser sergilenmektedir. Proje tamamlandığında 120 adet heykel, yaklaşık 3500 metrekare mozaik, 942 adet sikke, 90 adet vitrin içerisinde binlerce eser, mozaikli alan canlandırmaları, heykel sergi alanları ile dünyadaki en büyük mozaik koleksiyonunun sergilendiği müze olmuştur.

Binlerce yıl öncesinde insanların yaşadığı antik mağaralardan , Hitit Kralı II. Şuppiluliuma’ya, ondan Atçana, Tell Tayinat ve Telkurdu Höyüğü kazılarında çıkarılan tarihi değerlerden, orta çağ ve İslami dönemlere  ait sikke koleksiyonlarıyla muhteşem bir koleksiyona sahip müzede ayrıca Habib-i Neccar Camii, Bayezıd-i Bistami Türbesi, Payas Külliyesi’nin aslına uygun olarak yapılmış maketlerini görmek mümkün. Modern sergileme yöntemleri ve teknolojilerinin kullanıldığı bu müze ülkemiz adına gurur verici ve sahip olduğumuz kültürel miras anlamında eşsiz bir hazine.

Bu güzel deneyim fırsatı için sevgili dostum Gökhan Maraşlıoğlu’na teşekkür ediyorum; Sizler de bu büyük tarih ve kültür hazinesini görüp Antik Çağ, Hitit, Helenistik, Roma, Bizans dönemlerine dair hikâyelerle dolu mozaiklerle zamanda yolculuk yaparak muhteşem bir deneyim yaşayabilirsiniz.

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Samet Topkara yazdı: “Ağıtlar: Acıların İfadesi”

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.