34,2708$% -0.01
37,5055€% -0.03
44,7588£% -0.22
2.918,02%-0,33
4.948,00%0,52
2152508฿%-0.70895
Kale Gündem – Günümüzde, Türk toplumunun marka bağımlılığı ve İsrail ürünlerini boykot bilinci üzerine düşündüğümüzde, maalesef bu bilincin yeterli düzeyde olmadığını görmekteyiz. Filistin’de her gün onlarca insan katledilirken, bizler hâlâ bu zulmü gerçekleştirenlerin markalarını tüketmeye devam ediyoruz. Peki, tersine bir durum olsaydı, onlar bizim ürünlerimizi tüketirler miydi?
Modern dünyada markalar, günlük yaşamımızın ayrılmaz bir parçası haline gelmiş durumda. Giyimden teknolojiye, gıdadan kozmetiğe kadar birçok sektörde belirli markalar, tüketicilerin tercihlerini şekillendiriyor. Ancak, bu marka bağımlılığı, çoğu zaman etik değerlerin ve toplumsal sorumlulukların göz ardı edilmesine neden oluyor.
Filistin’de yaşanan insanlık dramı, her gün televizyonlarda, gazetelerde ve sosyal medyada karşımıza çıkıyor. Ancak, bu görüntülere rağmen, İsrail menşeli ürünleri tüketmeye devam ediyoruz. Bu durum, toplumsal bilincimizin ne kadar yetersiz olduğunu gösteriyor. Marka bağımlılığı, etik değerlerin önüne geçmemeli; tam tersine, bilinçli tüketici olmak, adaletsizliklere karşı durmanın bir yolu olmalıdır.
Boykot, sadece ekonomik bir protesto aracı değil, aynı zamanda toplumsal ve etik bir duruştur. İsrail’in Filistin’e yönelik politikaları ve uygulamaları, dünya genelinde büyük tepki çekmiştir. Bu tepkilerin bir yansıması olarak, birçok ülkede İsrail ürünlerine yönelik boykot kampanyaları düzenlenmektedir. Ancak, bu boykotların etkili olabilmesi için geniş bir toplumsal bilinç ve kararlılık gerekmektedir.
Peki, durum tersi olsaydı, yani İsrail zulme uğrasaydı bizim ürünlerimizi tüketir miydi? Bu sorunun cevabı, büyük ihtimalle hayır, olacaktır. Zira İsrail toplumu, genel olarak ulusal ve dini birlik duygusuyla hareket eden bir toplumdur. Kendi ülkesine ve halkına yönelik bir tehdit veya saldırı karşısında, ekonomik ve toplumsal dayanışmayı ön planda tutarak, düşman olarak gördükleri ülkelere karşı ciddi bir boykot uygulayabilirlerdi.
Bizim de aynı dayanışma ve bilinçle hareket etmemiz gerekmektedir. Toplumsal değerlerimize, adalet duygumuza ve insan haklarına olan inancımıza sahip çıkarak, tüketim alışkanlıklarımızı yeniden gözden geçirmeliyiz. İsrail menşeli ürünleri tüketmek yerine, alternatif ürünlere yönelmek hem vicdani bir rahatlama sağlayacak hem de zulme karşı duruşumuzu pekiştirecektir.
Bu konu ile alakalı olarak zaman zaman toplum içinde duyduğumuz sorulardan bir tanesi de “Bu ürünleri boykot etmenin ne faydası olacak?” sorusudur. Çok faydası olacak. Birlik ve beraberliğin en güzel temsili olan ortak akıl ile hareket etmek tabii ki bir fayda sağlayacaktır. Hiçbir şey olmasa bile safımızı belli etmenin haklı gururu olacaktır vicdanımızda.
Öyle ki hemen hafızamızda canlanmalı Hz. İbrahim ve Karınca hikâyesi. Kıssadan hisse şudur ki karınca misali “Hiç olmazsa hangi tarafta olduğum anlaşılır,” vesselam.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Şehrin Yeniden Doğuşu Hepimizin Ortak Çabasıyla Mümkün!
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.