Hatice Albayrak, Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi sitesinin yazarı
DOLAR

32,3812$% -0.13

EURO

34,7504% -0.2

STERLİN

40,6520£% -0.46

GRAM ALTIN

2.409,29%-1,05

ÇEYREK ALTIN

3.928,00%-2,26

BİTCOİN

1990926฿%-1.28285

İkindi Vakti a 16:16
Malatya HAFİF YAĞMUR 25°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hatice Albayrak

Hatice Albayrak

22 Ocak 2024 Pazartesi

    Kendimize ve kentimize vefa

    4

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Kentler insanların yansımasıdır. Yani ‘iyi bir kent’ algısı orada yaşayan insanlara bağlıdır aslında. Bizler de Malatya’da yaşayan, aynı duygular içinde hareket eden kocaman bir aileyiz. Bu ailenin temelinde ortak toplumsal özellikler sergileyen, yerel duygu ve bilincin hakim olduğu, belirgin bir sosyal dokuya sahip olarak bir arada yaşamaktayız.

    Bir kenti yaşatan, kente değer katan unsurlar içinde yer alan tarihi, kültürel ve doğal güzelliklerin yanı sıra, o kentte yaşayan insanlar da vardır. Kent, insana nasıl hizmet ediyorsa, insanın da o kente karşı hizmet ve görevleri bulunmaktadır. Yani vefa sadece canlılara değil aynı zamanda eşyalara ve kente karşı da olmak durumundadır.

    Peki, yaşadığımız kentimize karşı bizler vefa borcumuzu ödeyebiliyor muyuz? İçtiğimiz suyun, soluduğumuz havanın hakkını verebiliyor muyuz gerçekten? Toplum olarak birbirimize ne kadar tahammül edebiliyoruz?  Bir arada yaşadığımız insanlara ne kadar saygı duyuyoruz? En önemlisi kendimize ve kentimize saygı duyuyor muyuz?

    Elimizdeki resme baktığımızda pekte iç açıcı bir tablonun olmadığını görüyoruz. Kendimizi büyük gördük, gitgide küçülen dünya içerisinde. Gelişen teknoloji içinde, değerleri küçülen insanlar olmaya başladık. ‘Ben’ odaklı attığımız her adımda ihanet ettik çevremize, yaşadığımız kente. Nelere mi ihanet ettik? Nefesimizin kaynağı olan ağaçlara, yaşam kaynağımız olan suya, tecrübelerinden faydalanamadığımız yaşlılarımıza, geleceğimiz olan çocuklarımıza ve daha birçok değerlerimize.

    Peki biz böyle miydik? Büyüklerimizden duyduğumuz “Bir varmış, bir yokmuş” diye başlayan masalların vazgeçilmez parçasıydı yemyeşil ormanlar, bir arada yaşayan mutlu insanlar. Rahmetli Barış Manço’nun “ Dün yine seni andım gözlerim doldu” sözlerinde saklıydı hayvanların sadık dostluğu.

    Daha neler mi vardı? Hürmetti yaşlıya gösterdiğimiz. Açık kapı ve camlarda bitmeyen muhabbetin adıydı komşuluk. Sokaklarda boşa akıtılmayan çeşmelerde saklıydı suyun tadı. İsraf edilmeyen ekmeklerdi hayvanların yiyeceği. Boş olan sokak ve kaldırımlarda top koşturan, sek sek oynayan çocukların çığlıydı mutluluk. Trafikte hız yapmak değildi, trafikte saygı duymanın adıydı centilmenlik.

    Vakit çok mu geç geleceğimiz için, kentimiz için en önemlisi kendimiz için? Denizyıldızı misali gibidir hayat. Birçok şeyi değiştirebilir atılan adımlar. Bu yüzden hepimizin bireysel olarak yaşadığımız kent için atılacak birçok adımı, söylenecek birçok sözü olmalı.

    Vakit çok geç olmadan kendimiz ve kentimiz için haydi yeni baştan. Ne dersiniz?

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.