20,8862$% 0.38
22,5337€% -0.04
26,2642£% -0.36
1.317,70%-0,33
2.211,00%-1,35
562279฿%0.28193
Köy öğretmeni olmak
Pazartesi Sendromu ve Çocuklar İçin Bir Gün
Zamanın değerini keşfederek hayatını yeniden yaz
Öngörü
Hasan Batar yazdı: "Siyasi ahlak neyi gerektirir?"
Hatice Albayrak yazdı: "Normalleşmek adına, normal miyiz?"
Kale Gündem – Bir günde iki ömür kazanmak başlıklı yazımıza geçen hafta söz verdiğimiz gibi bu hafta devam ediyoruz. Maddi ve manevi kazanım elde etmek için maddi ve manevi amaçlar, hedefler, vizyon ve misyon olmalı.
Meseleyi iki yönüyle ele alabilmek için önce nereden başlayacağımıza karar vermeliyiz.
Kimi güneşle güne başlar kimi güneş doğmadan başlar. Nasıl olursa olsun kimisi ailesinin rızkını kazanmak için çalışır, kimisi ailesinin rızkını kazananlara imkan sağlar. Her kim neye emanetçisi ise o emanet üzerinden vazifesini ifa eder.
Ey Ademoğlu! Halin nicedir bilmeyiz. Sen haline bakmak istersen maddi ve manevi muhasebeni yap. Mevcut durum analizi dediğimiz maddi ve manevi konumunu ve durumu ortaya çıkar sonra bu halini iyileştireceğin kazanç vesileleri yerine getir.
İşletmelerde kâr odaklı çalışma esası vardır. Minimum maliyet maksimum kâr ana hedeflerden biridir. Bu şekilde net kârlılıkta başarılı olmak amaçlanır. Bu amaca götürecek faaliyet planları yapılır. Bu planlamalarda tüm aşamalar bütçe çerçevesinde gerçekleşir. Bütçe odaklı hareketle verimli ve yapılabilir planlar programa alınır. Programın akışını iyi yönetebilmek için hücresel kontrol ve denetim sistemi çok önemlidir. Bu sistem isimlerden bağımsız departman ve statülerin rollerini ölçümlemekle mümkündür. Ölçemediğimiz hiçbir şeyi yönetemeyiz. Ölçümlerde edilen veriler bilgiye dönüşmeli, bilgiler analiz ve yorumlarda net ve somut yol haritasına rehber olmalı.
Manevi kazançlarda da en önemli odaklanılacak konunun zaman yönetimi olduğu bir gerçektir. Bu gerçekliği ibadetlerin saatleri , günleri ve aylarının planlanmasında görüyoruz. Öyle ki her biri bir plan dahilinde ve nasıl telafi edileceği de bize öğretiliyor. Namazı ikame edebilmek için vakit şartının girmesi veya geçmemesi var. Ramazan-ı Şerif gelmeden orucu tutulamaz. Her bir ibadet dakika dakika saat saat belirli ve tüm dünya aynı anda aynı ibadeti bulunduğu enlem ve boylam saatine göre ifa ediyor.
İşletme alanında deneyimlerim ve İslâmi ilimlerde ilahiyat ve özel gayret ile öğrendiklerim gösteriyor ki biz içten dışa dıştan içe bir ahenk üzere ilerliyoruz. Bu ahengi yakalayabilirsek maddi ve manevi tüm hedefler yerine geliyor. Biz azimli ve kararlı olalım.
Kısa, orta ve uzun vadeli planlama kişiler ve kurumlar için önemlidir. Fakat unutulmamalıdır ki günlük planlamalar çok önemlidir. Dünden kalanlar, bugün yapılacaklar ve yarın planlanacaklar. Dün borçlu bir şekilde geçti, bugün borçla başladı ve yarına borçla ilerleyeceksek muhasebe yapmak zorundayız. Maddi ve manevi kâr vesilelerini yerine getirmeliyiz.
Maddi kâr elde etmenin vesilesi kârlı alış-satış, manevi kâr vesilesi ile emredileni yapmak ve yasaklanandan uzak durmak.
Böylece işletmenin mali tablolarının ve bilançolarının sağ ve sol tarafında yazılan rakamların alt toplam farkı kâr ve zarar olduğunu belirttiği gibi manevi olarak sağ ve sol taraftaki meleklere yazdırılanların alt toplam farkı kâr/sevaplı ve zarar/ günahkâr olur.
Maddi ve manevi kârlı bir ömür diliyoruz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kale Gündem – Bizler her sabah uyandığımızda yeni bir güne başlarız ve iki ömrümüzü de kazanmak çalışırız. İki ömrümüzden birincisi dünya hayatını yaşadığımız ömürdür. İkincisi de İslam inancının iman esaslarının altısından bir tanesi olan “Ahiret gününe iman etmek” olarak kabul ettiğimiz ahiret ömrüdür.
İki ömrümüzü de kazanmak için maddi ve manevi sorumluluklar ve vesileler vardır. Bu sorumluluklarımızı ve vesileleri yerine getirmek ise öncelikle eğitim ve öğretimle mümkündür. Eğitim ve öğretim nerede başlar? Bu soruya bir çocuğumuz ana okulunda başlar diyebiliriz. Eğitim ve öğretime nereden başlanacağı asıl itibarıyla kişinin maddi ve manevi seviyesine göre değişiklik gösterebilir. Mutasavvıflar anne ve babanın yediği ve içtiğinden dahi etkileneceğini ve hatta anne rahminde iken bile maddi ve manevi olarak eğitimine etki olduğunu dile getirmektedirler. Yediklerin helal ve haram olmasından sağlıklı ve hijyenik olmasına kadar etkili olduğu ifade edilir.
Bizler dünya hayatımızı kazanmak için gelir elde edecek bir çalışma yaparız. Bu çalışma işyeri açma, iş yerinde çalışma, kamu hizmetinde bulunma veya çeşitli ürün ve hizmet üretme karşılığında gelir elde edebiliriz. Bu gelir bizim dünya kazancımızdır. Kâr ve zarar edebiliriz. Şunu da unutmamalıyız ki dünya kazancımızı elde ederken ahiret inancımız doğrultusunda çalışmamız gerektiği gibi ahiret inancımız çerçevesinde gayret ederken dünya maişetimizi ihmal edemeyiz. Mal canın yongasıdır atasözümüz bize gelir elde etmenin önemini vurgulamaktadır. Yine Sûre-i Cuma 10. ayette Bismillahirrahmanirrahim, “Namaz kıldıktan sonra yeryüzüne dağılın ve Allah’ın fazlından nasip arayın. Ve Allah’ı zikredin ki umulur ki felaha eresiniz” buyrularak müfessirlere göre bir yönüyle ahiret kazancımız için namaz ibadetini ikame ettikten sonra dünya kazancı peşine koşmamız gerektiğine işaret olduğu gibi bir yönüyle de önce ahiret vazifesi zikredilerek davranış biçimi ve planlamayı nasıl yapacağımız öğretilmektedir. Demek ki bir günde iki ömür kazanmak için planlarımızı önce ahiret sonra dünya merkezli düşünmeliyiz. Birbirinden bağımsız diyemeyiz.
Peki Sûre-i Bakara (2/201)’inci ayette Bismillahirrahmanirrahim, “Ve onlardan kimisi diyorlar: Rabbimiz bize dünyada hasene ver ve ahirette hasene ver ve bizi ateşin azabından koru.” Evet bizler bu dünyada ahiret merkezli hasenelere mazhar olursak ahirette de hasenelere mazhar oluruz. Dünyada hasene nedir? Salih ameller, helal rızıklar, Kur’an ve sünnet çerçevesinde tutum ve davranışlar, mal, mülk, sağlık, sıhhat, huzur, mutluluk. İşte bu şekilde Kur’an ve sünnet çizgili bir ömür olunca duygu, düşünce, davranışlar ahiret merkezli dünya hayatı olur. Ahirette inşallah Firdevs Cenneti kazanmak ancak ve ancak bu şekilde bir dünya hayatı ile mümkündür. Efendimiz (s.a.v.) bir hadis-i şerifte şöyle buyurmaktadır: “Allah (c.c.)’dan istediğiniz zaman Firdevs’i isteyiniz. Muhakkak ki o, cennetin ortası ve en yüksek yeridir. Onun üstü Rahman’ın arşıdır ki cennet ırmakları oradan kaynak.” (Buhari, Tevhid,22;Mümlim, İmare,46)
Maddi ve manevi hayatımızda yaradılış gayemize uygun bir ömür yaşamamız durumda, “Bir günde iki ömür kazanabiliriz”
Sure- Zâriyât (51/56) ayetinde şöyle buyrulmaktadır. Bismillahirrahmanirrahim, “Ve ben yaratmadım cinleri ve insanları yalnız bana ibadet etmeleri müstesna.” Bu ayeti Türkçe de genelde ‘Ben insanları ve cinleri yalnız bana ibadet etsinler diye yarattım’ diye meal edilir. Asıl itibarıyla bizim paylaştığımız şekildedir. Bu şekilde zikredilmezse tam anlamak mümkün değildir. Örneğin Kur’an- Kerim’deki kelime sıralaması da ayrı hikmetlerle doludur. Kur’an da cin kelimesi insan kelimesinden önce zikredilir. Meal yapınca cin kelimesi insan kelimesinde sonra zikrediliyor. Bu ise hikmetli Kur’an da cinlerin insanlardan önce yaratıldığı bilgisi ile çelişir. Bu nedenle kelimelerin anmalı kadar sıralanışı da hikmetlidir. Hakim Allah Kur’an-ı Kerim de her bir harfle hikmetleri, derin ve şümullü anlamları buyurmaktadır. Ehli ilim hem ilimlerle hem keşfen bunu bize açıklamaktadır. Ahiret konusu denilince bir hadiseden bahsetmek istiyorum. Hz. Ebu Bekir (r.a.), kendisine kabir kazdırıp hazırlamak isteyen kimseye şöyle buyurmuşlardır: “ Nefsin için kabir hazırlama, kabir için nefsini hazırla.” Evet maddi ve manevi hazırlıklı olmalı. Nitekim işletmeler de kısa, orta ve uzun planlamalar çerçevesinde işlerini planlar ve yürütür. Bu planlamaların gerçekleşmesi sonucu kâr ve zarar edebilirler.
O halde biz ‘Bir günde iki ömrümüzü nasıl kazanabiliriz?’ sorusunun cevabına giriş yapmış olduk. Gelecek hafta kazanmak için yapılması gerekenlerin salih amellerini ve faaliyet planlarını paylaşmaya devam edeceğiz. Ardından sizleri yakında çıkacak kitabımızı tavsiye edeceğiz inşallah.
Her günde İki dünyanızın kazançlı, dünya ve ahirette iyiliklerle dolu olmasını dilerim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kale Gündem – Sizleri anlamak üzere planlanan bir seyahate davet ediyorum. Şimdi sözü çok uzatmadan anlamanın anlam kazandığı yere hoş geldiniz.
Allah’ın Rahmân ve Rahîm ismiyle,
Hoş geldiniz. Şu anda Allah’ın (c.c.) kelâmını anlamak için yolculuğa çıkıyoruz. Bu yolculukta size yardımcı olmak için gayret edeceğiz. Bütün tefsirler, hadisler Kur’an’ın anlaşılması için birer vesiledir. Önemli olan ‘Anlamak’ için ilk adımı atmak, sabır ve sebat ile gayret etmektir.
Bu vesile ile size Kur’an-ı Kerimi Allah’tan (c.c.) hikmetleriyle anlamayı, faziletleriyle yaşamayı, tamamını ezberlemeyi ve tebliğini yapmakta muvaffak kılmasını niyaz eder Hz. Muhammed Efendimize (s.a.v) salât ve selâm eder, mübarek hayatlarının hayatımıza hayat olmasını dileriz.
Bu seyahatimizde 114 sure ve İbn Abbas’ın rivayetine göre 6216 ayet, nebiler ve resullerin kıssaları, misaller, emirler ve yasaklar Allah’ın (c.c.) bize buyurduğu hakikatleri ve hikmetleri anlamaya çalışacağız.
Bu nedenle öncelikle konumlandırma olması gerekiyor. Konumlandırmayı bize en net şekilde anlatan ise amentümüzdür.
“Arapça’da âmene fiilinin birinci tekil şahsı olan ve ‘inandım’ manasına gelen âmentü ( آمنت), Kur’an’da üç yerde, söz sahibinin imanını açıklarken kullandığı bir ifade olarak geçer (bk. Yûnus 10/90; Yâsîn 36/25; eş-Şûrâ 42/15). Sûre-i Şûrâ suresinde doğrudan doğruya Hz. Peygamber’e ‘âmentü’ demesi emredilir. Buna dayanarak âmentünün Kur’an’da yer alan bir terim olduğunu söylemek mümkündür.” (İslam Ansiklopedisi)
Böylece iman hakikatlerini okuyup, anlayıp ve iman ederek başlamalıyız. En temel mesele iman.
İman nuru ile hikmetlere ve hakikatlere müracaat edeceğiz inşallah. Ayrıca bu seyahatimizde bize bazı kaynaklar yardımcı olacak inşallah. O kaynakları da yanı başımızda bulundurmamız bizim için faydalı olacaktır.
Alim Latif Habir Allah ilmimizi artırsın ve bizleri Kur’an-ı anlamakta muvaffak kılsın inşallah.
Kur’an-ı Kerim-i anlamak Hz. Muhammed Efendimizi (s.a.v) anlamakla mümkündür. Çünkü Efendimiz (s.a.v), Hz. Aişe validemizin buyurduğu üzere yaşayan Kur’an dır. Allah (c.c.) buyurduğu üzere Efendimiz (s.a.v) Üsve’i Hasene (Sûre- Ahzâb (33/21), Resul, Nebi, Azim Ahlak sahibi (Sûre-i Kalem (68/4) , Beşir, Nezir, Hayırlı Kulak. ( Sûre-i Tevbe 9/61)
Bu nedenle Efendimizi (s.a.v) anlamamız Kur’an-ı anlamamız ve yaşamamızın ilk ve en önemli başlangıcıdır. Bu nedenle meselelere bakarken etraflı ve derinlemesine bakmaya çalışmalı hakim Allah’ın hikmetlerle dolu buyruğunu ve Resulünü anlamaya çalışmalıyız.
Bizlerde Kur’an-ı bu niyetle anlama gayreti içerisinde olacağız inşallah.
Semî Basir Zahir Batın Allah ‘Bizimle beraber’ (Sure-i Tevbe (9/40), Sure-i Duha, Sure-i İnşirah)
Cüz-i irade ile biz bize düşeni yapmaya çalışalım ve başlayalım. Hazinelerin Maliki mülkünden dilediği kadar rızıklandırır. Aşkla, iştiyakla başlamak, gayretle, sabırla ve sebatla Kur’an-ı Kerim-i anlama yolculuğunda size sürprizlere hazır olmayı tavsiye ediyor ve inşallah şu aciz ve noksan kulluğumuza rağmen bu lütuf ve ihsan nedendir denilecek günlerin arifesinde inşallah olmanızı Cenabı Allah’tan (c.c.) niyaz ederiz.
Allah muvaffak eylesin inşallah
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kale Gündem – 6 Şubat depremi ile çok büyük bir felaket yaşadık. Bu felaketle birlikte can ve mal kayıplarımız oldu. Birlik, beraberlik ve dayanışma içerisinde herkes elinden ne geliyorsa seferber olup yardıma koştu. Yardım seferberliğimize dünya hayran kaldı ve bunu birçok ülke yetkili ve temsilcisi dile getirdi. Depremle birlikte çok büyük acılar yaşadık. Bir daha bu acıları yaşamamak için alınması gereken önlemler var. Bu önlemleri “Ders almak” kavramı ile dile getirilmeye başladık. Bu alanda bilim insanlarımız birçok tespitler yaparak önerilerde bulundular ve basın açıklaması yaptılar. Yapılan bu açıklamalar alınacak kararlarda ve uygulamalarda etkili olduğuna şahit olduk.
Daha önceleri Milli Eğitim Bakanlığı tarafından öğrenciler Japonya eğitim ve öğretim sisteminde uygulanan “Hiroşima Eğitim ve Öğretim Modeli” uygulaması model alınarak okullara Çanakkale gezileri yaptırdı. Tarihten ders almak için bunun gerekliliğine inanıldı.
Öğrencileri tarihe yolculuk yaptırarak Hiroşima ve Nagazaki gezileri yaptırılır ve oradan çıkarımlar yapılarak bizzat o anları hissetmeleri, duyguları yaşamaları ve davranışsal kazanım elde etmeleri amaçlanır. Artık zamanı daha verimli kullanan Japonlar Sanal Gerçeklik (VR) teknolojisi ile okullarda video ile önce ve sonrası Hiroşima ve Nagazaki görüntüleri gösterilerek eğitim ve öğretime devam ediyorlar.
Bu model Çanakkale gezileri ile gündeme gelmiş ve ülkemizin dört bir yanından kurum, kuruluş ve STK’lar aracılığıyla öğrencilerimiz Çanakkale’ye geziye götürüldü. Sonuçlarını öğrenmek için tarih, coğrafya, PDR Uzman öğretmenler ve okul idarecileri başta olmak üzere tüm öğretmenlerimizde araştırma yapmamız gerekir.
Bu hafta pazar günü bir programa katıldım ve bu program bende bu yazıyı kaleme alma çağrışımında bulundu.
Bios Life Yönetim Kurulu Başkanı Remzi Aytekin Beyefendilerin daveti üzerine “Orta Doğu Sitesi Kentsel Dönüşüm Projesi İstişare Toplantısına” katıldım ve kendilerini dinledim. Başkan Remzi Aytekin şirket bünyesinde 70 kişilik profesyonel kadro ve şantiye alanlarında ayrıca birçok çalışanla projelerini devam ettiriyor. Bu çalışmayı yaparken çok etkili bir proje gerçekleştirmişler. Bu proje yalnız inşaat projesi değil. Bu proje kurum içi iletişim ve eğitim projesi. Çok değerli bir proje. Proje kapsamında bilim insanları ve şirket deprem bilim kurulu üyeleri (Yönetim kurulu üyeleri, Mimar, İnşaat mühendisi, Yer bilimciler vb.) ile deprem bölgesine ziyarette bulunmuşlar. Yıkıma neden olan ne varsa hepsini not almışlar. Aldıkları notlar çerçevesinde “Biz Nasıl Yaparsak Yıkılmaz ?” çalıştayı yapmışlar. Bu çalıştayda alınan kararları tüm birimlerinde hayata geçirmişler. Zemin etüdü, temel inşası ve binanın tüm dayanıklılık ve mukavemeti için ne gerekiyorsa en ince detayına kadar düşünülmüş ve projelendirilmiş. Başkan Aytekin’ in sunumunu dinlerken deprem bölgesinde basında sıklıkla duyduğumuz uyarılar ve önlemlerin çok dikkate alındığına şahit oldum. Bu duyarlılıkla geliştirilen proje ve sunum dinleyenlerde çok etkili olduğunu gözlemledim. İstanbul’da aklımızda bulunan birçok deprem riskinin bilimsel çözümlerini dinlemiş oldum. AFAD resmi gönüllüsü olarak Başkan Remzi Aytekin Beyefendi ve ekibini tebrik ediyorum. Müteahhitlik sektöründe “Bizim Hiroşima’mız Deprem Bölgesi” projesi ile ders çıkarıp hem de hayata geçirmelerini takdire şayan ve örnek bir çalışma olduğuna inanıyorum.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı çalıştay düzenlenmeli, Milli Eğitim Bakanlığı müfredata eklemeli, YÖK aracılığıyla tüm üniversitelerimizin başta yer bilimleri ve teknik bilimlerin akademisyen ve öğrencileri bölgede bilimsel değerlendirme ve analizler yapmalı. Türkiye Müteahhitler Birliği, Mimarlar Odası, Gayrimenkul Yatırımcıları Derneği gibi çatı kuruluşlar da bu alanda çalışmalar yapmalı. Böylece deprem gerçeğini çok derinden yaşayan ülkemizde etkili çözümler üretme olanaklarını elde edebiliriz. Umarım bu şekilde felaketler bir daha yaşamayız.
Bu pazar anneler günü. Buruk bir anneler günü yaşayacağız. Bazı çocuklar anne diyecek ama cevap alamayacak. Bazı anneler eşim, çocuğum, annem, babam, kardeşlerim, akrabalarım diyecek ama cevap alamayacak. Allah hepimize sabırlar versin.
Hadis-i Şerifte buyrulduğu gibi “Cennet annelerin ayakları altındadır.” (Nesâi) Bizler annelerimizi bir gün değil her gün kıymet vererek onların gönüllerini kazanarak yaşamalıyız.
Bu vesileyle vefat eden tüm annelerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır ve metanet, hayatta olan tüm annelerimize sağlık, mutluluk, umut, iyilik ve güzellikler dolu bir ömür dilerim.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kale Gündem – Ahlaki, etik ve moral değerler kavramları işletmelerde ve markalarda çokça dile getirilmekte ve hatta web sitelerinde değerlerimiz başlığı altında tüm paydaşlara iletişimi yapılmaktadır.
Ahlak psiko-sosyal alanın konularındandır. Bu nedenle bireysel, toplumsal, inançsal ve geleneksel açıdan 360 derece ele alınmalıdır.
Farklı açıdan değerlendirildiğinde duyularla algılanma gerçekleşince beyin biyo-kimya ile vücutta iletişimi başlatmakta ve his, duygu, düşüncelerle ortaya çıkan davranışların iyi-kötü, güzel-çirkin şeklinde ayrıştığı görülmektedir.
Burada neye göre iyi-kötü veya güzel-çirkin şeklinde ayrıştırabiliriz. Hareket koduna göre. Hareket kodu nedir? Gelenekler, kanunlar, prensipler, kurallar, inançlar vb. olabilir.
İslam inancını yaşayanlar için hareket kodu Kur’an ve Sünnettir. Ve Hz. Muhammed (s.a.v.) hakkında Sure-i Kalem (68/4) ayetinde “Muhakkak ki sen azim ahlak üzeresin” buyrulmaktadır.
Sure-i Ahzâb (33/21) ayetinde “Elbette gerçekten muhakkak ki size Resulullah da pek güzel bir örnek vardır: Allaha ve ahiret gününe ümit besler olup da Allah’ı çok zikreden kimseler için” buyrulmaktadır.
İslam inancı müminlere ahlakta örnek alınması gereken kişinin Hz. Muhammed (s.a.v) olduğunu açıkça belirtmektedir.
İslâm’da hukuku ve içtihatlarıyla Hanefi Mezhep İmamı Ebû Hanîfe veya İmâm-ı Âzam hareket kodunu adeta şu şekilde özetlemektedir: “Bir şeyin, konunun iyi-kötü veya doğru-yanlış olduğunu anlamak isterseniz onu Kur’an ve sünnete arz edin” buyurmaktadır. Yani şey veya konu Kur’an ve sünnette nasıl tanımlanmakta ona bakınız. İyi- kötü, doğru-yanlış, helal-haram olduğuna ona göre karar verilmesi gerektiğini dile getirmektedir.
İhyâ’u Ulmû’id-Din isimli eserinde İmam Gazzâlî ahlakı farklı bir açıdan ele alır ve kalbi merkez kabul eder ve kalpten arındırılması gerekenler (muhlikât) ve kalbe kazandırılması gerekenler (münciyât) şeklinde anlatır. Kalp münciyât ile bezendiğinde güzelleştiğini ifade eder.
Dikkat edildiğinde tefrik gücü ve tefrik ettiren kaynak, hareket kodunu belirlemektedir.
İşletmelerde ve markalarda belirli bir hareket kodu geliştirmelidir. İşletmenin tüm departmanları bu hareket koduna göre kampanyalar, çalışmalar, sözleşmeler ve işler yapmalıdır.
Sizlere Prof. Dr. Şevki Özgener Hocam’ın kaleminden ‘İş Ahlakının Temelleri Yönetsel Bir Yaklaşım’ kitabından bahsetmek istiyorum. Temmuz 2011 tarihinde kendilerini bizzat ziyaret ederek hem kitapla ilgili değerlendirmelerini dinleme hem de imzalı kitap alma fırsatım olmuştu. Kasım 2009, 2’nci baskı yapan kitap şimdiler birçok baskı olmuş durumda. Yedi bölümden oluşan kitap, birinci bölümde “Bir bilim dalı olarak ahlak”, ikinci bölümde “ahlak teorileri”, üçüncü bölümde “İş ahlâkı kavramı ve tarihsel gelişimi”, dördüncü bölümde “İşletmelerde ahlâk yönetimi ve kurumsallaşma”, beşinci bölümde “Sosyal sorumluluk kavramı, kapsamı ve tarihsel gelişimi”, altıncı bölümde “Sosyal sorumluluk yönetimi”, yedinci bölümde “Farklılıkların yönetimi” yer almaktadır. 420 sayfalık Nobel Yayıncılık tarafından çıkarılan kitap işletmelerin ve yöneticilerin kütüphanesinde mutlaka bulunmalı. İnsan kaynakları departmanları eğitimler geliştirmeli.
Çok değerli akademisyenlerimiz ve profesyonellerimiz var. Kurumsal gelişim için bu gibi eğitimler kurumsallaşma ve markalaşma açısından çok büyük önem arz etmektedir.
Avrupa da yapılan iş sözleşmelerine “İş Etiği Sözleşmesi” eklenerek iş ahlakı kurumsallaşmayı başka bir açıdan yürürlüğe girdirmiştir.
Aldatıcı reklamlar, GR ve KG eksik ambalajlamalar vb. uygulamalar iş ahlakı açısından bakıldığında “Kurum Ahlakını” yansıtmaktadır. Bu nedenle iç denetim ve kontrol birimleri tarafından iş ahlakı denetlenmeli ve tüm paydaşlara kurumsal sorumluluk yerine getirilmelidir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği başta olmak üzere tüm çatı kurum ve kuruluşlarını “İş Ahlâkını” kurumsallaştırmaya davet ediyoruz. Böylece Ahlâklı kişi, Ahlâklı aile, ahlaklı kurum ve kuruluş, ahlaklı toplum inşa edebiliriz.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.