Hasan Batar, Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi sitesinin yazarı
DOLAR

32,4920$% -0.05

EURO

34,8822% 0.12

STERLİN

40,8758£% 0.17

GRAM ALTIN

2.419,57%-0,11

ÇEYREK ALTIN

3.958,00%0,00

BİTCOİN

1883831฿%-3.62545

İmsak Vakti a 03:50
Malatya HAFİF YAĞMUR 17°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Hasan Batar

Hasan Batar

19 Ocak 2024 Cuma

    Narsisizm ve gösteri çağının yaratıcısı sosyal medya mı?

    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    Sosyal medya, her defasında mutasyona uğrayarak bizim bütün sosyal görüşlerimizi ele geçirdi.  Gerçeklikten o kadar kopuk hale geldik ki, sıradan, gündelik olayların ayrım gözetmeksizin paylaşmaya değer olduğuna inandık.

    Sosyal medya bize günlük, sıradan olayları sanki başkalarına yansıtmaya değer bir şeymiş gibi paylaşmamız için olanakmış gibi sunuldu. Daha da kötüsü sosyal medya ile insanların bir emoji vasıtasıyla bir beğeni yanıtını vermesi hayatlarımızın gerçekte olduğundan daha ilginç olduğu yanılsamasını oluşturuldu.

    O zamandan beri sosyal medyanın kolları olan Facebook, Instagram, Twitter vb. kurgusal bir gerçeklik oluşturmak suretiyle bizi kendi girdabında döndürmeye başladı. Sosyal medya sadece yüz yüze iletişim için herhangi bir aciliyet duygusunu ortadan kaldırmakla kalmadı, aynı zamanda özünde birbirimizle bilinçaltı bir rekabete girdik ve umutsuzca daha fazla takipçi, beğeni veya hiçbir vakit yüz yüze gelmediğimiz insanlardan akılsızca onay almanın peşinden savrulmaya başladık. Bizi herkes beğenmeliydi, sayısal rakamlar, beğeniler dört bir yanımız kuşatmalıydı. Biz ancak böyle mutlu olabilirdik, biz ancak böyle kişisel bir benlik kazanabilirdik yanılgısıyla narsist bir benliğin hastalığına yakalandık.

    Narsisizm -Gösteri -Çağının -Yaratıcısı - Sosyal Medya - Kalegundem com

    İnternette mutluluk numarası yapa yapa gerçek hayattaki mutluluğu bir nevi ıskaladık zannedersem. Takipçilerimizi, her birimizi benzersiz bir şekilde güzel kılan kusurları ve kusurları maskelemek için özenle seçilmiş, kendimizin üzerinde oynanmış imgeleriyle boğduk. İdeal, çoğu zaman süslenmiş bir yaşam tarzı yansıtmak adına henüz tanışmadığımız insanlarla samimi anları paylaşmaya başladık.

    Sahi bizim neslimiz, başkalarının yemeklerimizi önemsediğini düşünmek için ne zamandan beri bu kadar narsisizm hastalığına düçar oldu? Başkalarının kameraya bakıp anlamsız şarkı sözlerini dudak senkronizasyonu yaptığımız bir videoyu izlemek istediğini düşünmek için ne zamandan beri bu kadar narsist bir kişilik yaptı? Başkalarının onayını almak için her gün kendimizin fotoğraflarını çekmeye ne zamandan beri bu kadar saplantılı hale geldik?

    Oysa büyüklerimizi mükemmel kılan şey bir fotoğraf karesinde fiziksel görünüme karşı kayıtsızlıklarıydı. Çünkü onlar daha çok beğeni almak, düzinelerce kalp emojisi karşısında narsistliklerinin tavan yaptığı bir ruh haline kapılmaktan ziyade anılarını yaşatmak için fotoğraf çektiler.

    Peki, biz ne yaptık? Anılarımızı filtreledik, kişisel hayatımıza girme çabasıyla sosyal medyanın penceresinden bakan röntgencilere hitap etmek için steril yapaylıklarla anılarımızı yok ettik. Maalesef saygınlığımızı, kişiselliğimizi suni popülerliğin aldatmacasına kurban verdik. Romantik ilişkilerimizi, mahremiyetimizi sosyal medyanın metası haline getirerek değersizleştirdik.

    Belki teknolojinin getirdiklerini topyekûn rafa kaldıramayız ama. Başkalarından onay istemeden kendi anılarımıza değer vermek için kendimizi yeniden sosyalleştirmeliyiz. Yüz yüze etkileşime öncelik vermek için bir çaba sarf etmeliyiz. Mahallemizde, sitemizde kendi sosyal medyamız olan kişiler arası iletişimimizi güçlendirmeliyiz. Beğenileri aramayı bırakmalı samimi ilişkilerin peşinde koşuşturup sosyal sermaye biriktirmeliyiz. En önemlisi, en yeni Snapchat filtresiyle kendimizi gizlemek yerine kusurlarımızla kucaklaşmayı başarabilmeliyiz. Neyin gerçek, neyin insani olduğunu vicdan ve adalet süzgecinden geçirmek suretiyle sosyal ağların çıkarcı cazibesinin köleliğinden kendimizi ve geleceğimizi korumalıyız.

     

    *Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.