Mehmet Rıza Özacar, Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi sitesinin yazarı
DOLAR

32,3433$% -0.06

EURO

34,9730% 0.47

STERLİN

40,9508£% 0.84

GRAM ALTIN

2.390,00%-0,27

ÇEYREK ALTIN

3.939,00%-0,32

BİTCOİN

1909667฿%-0.11853

İkindi Vakti a 16:16
Malatya PARÇALI BULUTLU 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a
Mehmet Rıza Özacar

Mehmet Rıza Özacar

25 Nisan 2024 Perşembe

    Nimet mi yoksa zehir mi?

    Nimet mi yoksa zehir mi?
    1

    BEĞENDİM

    ABONE OL

    ABD’de bir üniversitede yapılan çalışmada, “Kendimi yalnız hissediyorum,” diyen insanların en fazla olduğu yaş aralığı 20 ve 25 yaş aralığıdır. Bu grup insan yalnızlaşmakta, mutsuzlaşmakta ve intihar etmektedir. Sonra sebep söylenir; dijital medya ve ailelerden yani aile mefhumunun zayi olmasıdır,” denir (Prof. Dr. Nevzat TARHAN).

    Üç şeyden kaçınmak

    “Ben kapattım sıra sizde” 

    1) Televizyon 

    2) İnternet (sanal ortamlar) 

    3) Telefon

    Bunlara geçmeden önce zaman ve sıhhatin kıymetini izah etmekte fayda vardır. Şöyle ki:

    Kale Gündem – Ömür sermayemiz gidiyor. Rüzgâr gibi uçuyor, su gibi akıyor. İnsan ise bu dünyaya yalnız güzel yaşamak, sefa içinde rahat bir ömür geçirmek için geldiğini sanıyor, ancak aldanıyor.

    Hâlbuki ömür sermayesiyle burada ahiret ticareti yapmak, ebedî ve daimî bir hayatın saadeti için çalışmak elzemdir. İnsanın dünya pazarına gönderiliş gayesi budur. Elimizdeki ömür sermayesi bunun için verilmiştir.

    Bilirsiniz ki “İnsan bir yolcudur. Sabavetten gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşre, haşrden ebede kadar yolculuğu devam eder.”

    Ezel ve Ebed Sultan, zamandan ve mekândan münezzeh olan Rabb’imiz, Asr Suresi’nde zamana kasem ederek şöyle buyuruyor:

    “Zamana kasem olsun! İnsan zamanı değerlendirmede mutlaka zarar etmektedir.”

    Evet, insana her gün yirmi dört saatlik altın değerinde zaman veriliyor. Bunun yirmi üç saatini şu kısacık dünya hayatına sarf edip sonsuz ebedî hayatına bir saatini sarf etmeyen ne kadar zarar eder, ne kadar nefsine zulmeder, ne kadar hilâf-ı akıl hareket eder, herkes anlar.

    Müslüman şuurludur ve akıllıdır. Zamanın kıymetini bilir. Vaktini faydalı kitapları okumaya, okuduğunu hayatına tatbik etmeye sarf eder. Allah (c.c.) geceyi örtü, uykuyu dinlenme vasıtası, gündüzü de helâlinden rızkını temin etmek için çalışma zamanı yapmıştır.

    Büyük İslam mütefekkirinin sözleri ile mevzumuzu bitirelim:

    “Evet, Bâkî-i Hakikî’nin muhabbet, marifet rızası yolunda bir saniye bir senedir. Eğer onun yolunda olmazsa bir sene bir saniyedir. Belki onun yolunda bir saniye lâyemuttur, çok senelerdir. Ve dünya cihetinde ehl-i gafletin yüz senesi bir saniye hükmüne geçer.”

    “Ey insanlar! Fânî, kısa, faydasız ömrünüzü bakî, uzun, faydalı, meyvedar yapmak ister misiniz? Madem istemek insaniyetin iktizasıdır Bâkî-i Hakikî’nin yoluna sarf ediniz! Allah için işleyiniz, Allah için görüşünüz, Allah için çalışınız. Lillah, livechillah, lieclillah rızası dairesinde hareket ediniz. O vakit sizin ömrünüzün dakikaları seneler hükmüne geçer.”

    “Ey insan! Senin iktidarın kısa, bekan az, hayatın mahdut, ömrünün günleri mâdut ve her şeyin fânidir. Öyleyse şu kısa, fânî ömrünü fânî şeylere sarf etme ki fânî olmasın. Bakî şeylere sarf et ki, bakî kalsın!” (Said Nursi)

    Ne mutlu ömrünü Allah yolunda sarf edenlere!

    Bir Tespit:

    Yıllar sonra, helal dairede yaşamayıp gayri meşru dairelerde ömrünü zayi edenlere rastladığımda sarf ettikleri sözler:

    “Ah ihtiyarlık, ahhh…”

    “Gençliğin ve zamanın kıymetini bilemedik.”

    “Koca bir ömrü boşa heba ettik.”

    “Allah affetsin, zamanın ve gençliğin kıymetini bilemedik.”

    Bunlar herkesin duyduğu cümleler/sözlerdir. Aslolan, o gün gelmeden gaflet uykusundan uyanmaktır. Yeter ki kul istesin. Tabii ki biraz da irade ile…

    Televizyon

    Bendeniz denedim ve anladım ki kontrol edilebiliyormuş. Tam bir imtihan. Birçok şeyden uzak tutuyor. En kıymetli zamanı zehir ediyor. Sohbet ve dertleşme ortamını bitiriyor adeta.

    Ajans Press Medya’nın gerçekleştirdiği araştırmaya göre bazı ülke halklarının televizyon izleme oranları şöyle:

    Brezilya : 217 dakika

    Almanya: 221 dakika

    Fransa    : 226 dakika

    İngiltere : 232 dakika

    Rusya    : 239 dakika

    İspanya  : 261 dakika

    Polonya : 247 dakika

    Japonya : 265 dakika

    Türkiye : 330 dakika

    Başka açıklamaya gerek yok. Fiilen tekzip etmek gerek. Gençliğimizin ve ailelerimizin imanlarının tehlikede olduğu şu dönemde zamanı iyi değerlendirmek bir mümin için çok ama çok hayati olsa gerek.

    TV dizilerine abone olanlar var; hassaten hanımlar. Bu hastalık, aile içinde başkalarına da bulaştırılabiliyor. Diğer aile fertlerini adeta mecbur bırakıyor. Hem de saatlerce.

    Mesela bir yemek programı en az 2-3 saat, bir akşam dizisi 3.5 saat sürüyor. Bu dizilerin müdavimleri, her gün ortalama altı ile yedi saat arası televizyon karşısında demektir. Bir de sosyal medyayı eklediğimizde sonucun ne kadar vahim olduğu ortaya çıkmaktadır.

    Zayi edilen bu zamanın sadece 1/10’u kitap okumaya harcansa ne kadar kıymet kazanır. İslâm’ın ve Kur’an’ın düşmanı olan cehalet canavarına ne de güzel bir tokat olur.

    RTÜK tarafından yapılan kamuoyu araştırmalarına göre, ülkemizde günlük ortalama TV izleme süremiz 4 -5 saat. Bu ortalamayı esas alırsak bir yılda tam Bin Dört Yüz Altmış saatimizi, toplam olarak altmış günümüzü televizyona ayırıyoruz.

    Bir de bunun meşruiyet durumu var. Müstehcen resimleri ihtiva eden görüntülerin haramiyet durumunu ise Halil Gönenç hoca şöyle izah eder:

    “Gazete ve dergilerdeki müstehcen resimler ile televizyondaki açık görüntüler gerçek değil resim ve hayal olduğu için, onlara bakmak hakiki kadının ya da erkeğin vücuduna bakmak gibi haram sayılmaz. Ancak şehvet ile bakan bir kimse için haram olur. İbn Hacer Heytemî ile Şirvanî şöyle diyorlar: ‘Aynada veya suda görünen kadın (ya da erkek) görüntüsüne bakmak haram değildir. Ancak fitneye vesile olduğu takdirde haram olur.’

    Amerika’da on yıldır kutlanan “TV Turnoff  Week” yani “TV Kapatma Haftası” televizyon bağımlılığına emin adımlarla ilerleyen bizler için çok önemli mesajlar barındırıyor. Özet olarak aktaralım:

    Bu haftanın düzenlenmesindeki temel amaç̧, yılda bir hafta bile olsa insanların televizyon karşısında harcadıkları zamanı azaltabilmek ve zihinlerine daha faydalı şeyler yapabilecekleri anlayışını yerleştirebilmek. Bu haftayı düzenleyenler ve destek verenler, insanlara şu mesajı aktarıyorlar:

    “Sadece bir haftalığına televizyonunu kapat; sonra gör bak neler olacak!”

    TV Kapatma Haftası ilk olarak 1995 yılında kutlanmaya başlandı. Daha ilk yılda bu faaliyete 45.000 okul ve 8.000.000’dan fazla insan katıldı. Bu uygulamayı organize olarak ilk başlatan ise sonradan TV Turnoff Network (TV Kapatma Ağı) ismini alan TV Free America (TV’denBağımsız Amerika) isimli özel bir kuruluş oldu.

    TV Turnoff Network’ün çok çarpıcı bir sloganı var: “Turn off TV – Turn on Life!” Yani, “Televizyonun düğmesini kapat, hayatın düğmesini aç!”

    TV Kapatma Haftası Amerika’da doğduktan sonra diğer ülkelere de yayılmaya başladı. Her yıl nisan ayının son haftası, çok sayıda ülkede, televizyonun zararları ve bundan korunma yöntemlerine dair önemli mesajların aktarıldığı bazı programlarla gündeme getiriliyor.

    Not: Eskiden denirdi ki, “Tüm kötülüklerin anası içkidir (alkoldür).” Neticeye bakıldığında belki de denilebilir ki an itibarıyla tüm kötülüklerin anası televizyonlardır, sosyal medyadır, internettir, uyuşturuculardır ve daha birçok hastalıklardır (Yerinde kullanmayanlar içindir bu tesbit).

    Bir nimet olan bunca çeşit medyayı, bir nikmete (zehir) çevirdik ne yazık ki.

    1.)“Ben Sosyal  medyamı dörtte bire indirdim, sıra sizde!”

    2.)“Ben televizyonumu kapattım, sıra sizde!”

    Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

     

    Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.