20,9783$% 0.73
22,5975€% -0.26
26,4130£% -0.37
1.312,07%-0,73
2.197,00%-1,40
569534฿%1.23473
Kale Gündem – Asırlık Çınar’da bu hafta, İstanbul’da Büyükçekmece’de yaşayan 90 yaşındaki Meryem Altun’un hayat hikâyesini sizlerle buluşturuyoruz.
Büyükçekmece’de oğlu Celal Altun’un evinde yaşadığını öğrendiğimiz Meryem Altun ile yapacağımız röportaj için sabahın erken saatlerinde yola çıktık. Toplamda; üç saatlik yolun ve 5 aktarmanın ardından Meryem Altun ile buluştuk.
Meraklı gözlerle bize bakan Meryem Altun kamerayı kurmaya başladığımızda “Beni bununla mı çekeceksiniz?” diye bir soru yöneltti bize. O an meraklı bir kişilikle karşı karşıya olduğumuzu düşündüm. Röportaj öncesi kızı Resmiye Hanım ile yaptığımız kısa sohbette Meryem Altun’un Alzheimer hastası olduğunu, 4 kez kalp ameliyatı geçirdiğini, kendi başına yürüyemediğini ve kulaklarının ağır işittiğini öğrendik.
Meryem Altun’a yaşını sorduğumuzda bize 85 yaşında olduğunu söylemesine rağmen nüfus cüzdanında 05.07.1933 doğumlu olduğu yazıyordu. Altı çocuğu olduğunu, bir çocuğunu Fırat Nehri’nde boğulduğunu bir diğer çocuğunun ise kaza yaparak hayatını kaybettiğini öğrendik.
Alzheimer hastası olan Meryem Altun’a yönelttiğimiz soruların bir kısmını ya hatırlamıyor ya da yanlış hatırlıyordu. Fakat babasının isminin Hüseyin annesinin isminin ise Fatma olduğunu 2 farklı zaman diliminde sormamıza rağmen doğru yanıtladı.
Pirot köyünden söz eden Meryem Altun, evlerinin Fırat Nehri’nin altında kaldığını, o denemler devlet tarafından kendilerine çadır verildiğini ve belirli bir süre çadırda yaşadıklarını anlattı.
Onunla ilk karşılaştığımız meraklı gözlerle bize bakan 90 yaşındaki asırlık çınarın okula gidip gitmediğini sorduğumuzda, anne babasının okula gitmelerine izin vermediğini ve tarlada çalışmak zorunda kaldıklarını belirtti.
Eşi Abdullah Altun ile kaç yaşında evlendiğini sorduğumuzda ise okuma yazması olmadığı için ne zaman gelin olduğunu bilmediğini, kocasında Pirot köyünden olduğunu ve 15 yıl önce hastalanarak hayatını kaybettiğini anlattı.
Gençlik döneminde yaptığı işlerden bahseden Meryem Altun, hayvan beslediğini, harman kaldırdığını, çift sürdüğünü, ot biçtiğini, ev işleri yaptığını, salça, peynir, pestil, yaptığını ve çocuklarına baktığını anlattı.
Yetim kalan torunlarına baktığından söz eden Meryem Altun, “Benim iki tane yetimim vardı, onları ben büyüttüm. Oğlumun çocuklarıydı, benim değildi. Oğlum öldüğünde 2 çocuğu vardı. Ben besledim, büyüttüm. Biri 6 yaşında diğeri 7 yaşındaydı. Annesi yaşlı onun da bacakları tutmuyor” ifadelerini kullandı.
Kendileri için köyün iyi olduğunu söyleyen Meryem Altun, İstanbul’u hiç sevmediğini ve köyüne gitmek istediğini kaydetti. Kendisine neden gitmek istediğini sorduğumuzda ise komşularını özlediğini ve çocuklarının da orada olduğunu söyledi.
Röportaj: Esmanur Kadak
Eski Buğday Pazarı depremden etkilendi mi?
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.