34,9529$% 0.16
36,7142€% 0.25
44,2730£% 0.04
2.995,39%-0,35
4.916,00%-0,38
3512510฿%0.36752
Kale Gündem – Aranjör, şarkıcı, besteci, söz yazarı, televizyon programı yapımcısı, sunucu, köşe yazarı, kültür elçisi, devlet sanatçısı… İsminin önüne daha birçok “ünvan” eklenebilecek çok yönlü bir insan. Giyimi, davranışları, yaşamı, şarkıları, filmleriyle Anadolu kültüründen beslenen bir İstanbul beyefendisi. Taraflı tarafsız herkesin sevdiği, saygı gösterdiği bir günümüz Evliya Çelebisi. Savaşlardan yılmış, yorulmuş halkın bir temennisi olarak ilk kez Barış ismi verilmiş bir bebek. Hiç görmediği “Tosun Yusuf” lakaplı amcasına saygı amacıyla koyulmuş uzunca bir isimle kayıtlara geçerek başlayan bir yaşam onunki; Tosun Yusuf Mehmet Barış Manço’nun yaşamı!
Zeki Müren’e hocalık yapmış sanatçı bir anne ile İstanbul’un fethinden sonra Konya’dan Selanik’e göç ettirilen has be has Yörük bir babanın dört çocuğundan biri. Üsküdar, Kadıköy ve Cihangir ile biraz da Ankara’da geçen bir çocukluk dönemi ve sonrasında Galatasaray Lisesi ile başlayan hem eğitim hem müzik hayatı. Sonrası yurt dışında üniversiteyle birlikte amatörden profesyonel hayata geçerek artık mesleğim dediği müzisyenlik. Devamı birçoğumuzca malum sanatla iç içe bir hayat…
Bugün 1 Şubat yani bu çok yönlü insanın aramızdan ayrılışının 25. yılı. Hâlbuki parmaklarındaki, her biri farklı anlam taşıyan yüzükleri, askerde mecburi olarak kestirmesi dışında omuzlarına dökülen saçları, hızlı ve heyecanlı konuşması ile zihinlerimize yer etmiş bir çağdaş Anadolu ozanı aslında. Hatta âşıklık geleneğinin çağdaş bir temsilcisidir o. Şarkılarında halk kültüründen, sanatından, edebiyatından bolca faydalanmıştır. Bununla da yetinmeyip “Domates Biber Patlıcan” diyerek günlük hayata, “Ayı” şarkısıyla şehir magandalığına, “Arkadaşım Eşek” ile çocukların hayvan sevgisi kazanmasına, “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa” ile unutulmuş yardımsever insanların tanınmasına, “Can Bedenden Çıkmayınca” ve “Ölüm Allah’ın Emri” ile dünyanın faniliğine, “Dağlar Dağlar” ile Anadolu insanının safiyane sevgisine, “Hey Koca Topçu” ile tarihi köklere ve milli duygulara, “Ali Yazar Veli Bozar” ile bürokrasinin çarklarına, “Halil İbrahim Sofrası” ile tüm dünya insanının kardeşliğine; kısaca hem söylediği, bestelediği şarkılarla hem çektiği kliplerle hem de yaptığı programlarla ülkemize kendi alanında yeni ufuklar kazandıran, adeta Horasan harcı gibi kendi doğallığıyla toplumda sağlam birleştirici olan tam bir sanatçı, Barış Manço.
Kim unutabilir ki binlerce Japon seyircinin önünde oradan oraya koşturup sahnede devleşerek, sakinlikleriyle bildiğimiz Japonlar’ı -hatta başbakanını bile- çılgınca şarkılara eşlik ettirdiğini? Kim unutabilir, teni siyah olsa da kalbi saf altından daha parlak olan zayıf Afrikalı çocuğu havalara atıp sevgisini göstermesini? Peki, ekvator çizgisinin bir o yanına bir bu yanına geçip saman çöpüyle bize Coriolis etkisini (suyun saat yönünde veya saat yönünün tersine dönmesi) göstermesini kim unutabilir?
TRT’nin tek kanal olduğu dönemde yaptığı “çocuk ve aileye yönelik eğitici ve eğlendirici bir dünya belgeseli” olarak bilinen “7’den 77’ye” programıyla dünyanın dört bir tarafını Evliya Çelebi gibi gezdi ve belki birçoğumuzun ilk kez gördüğü yerleri, insanları, yaşayışları ekranlardan evimize taşıdı. Etkisi hâlen devam eden “Adam Olacak Çocuk” programıyla herkese 10 puan dağıtırken verdiği mutluluğu kim verebilmiş ekrandan şimdiye kadar? Sadece çocuklara mı? Hayır! Yaş alan dedelerimize, ninelerimize de hitap ederek “İkinci Kahvaltı” programıyla pazar günleri herkesi televizyon başına topladı.
Herhâlde şarkılarının Arapça, Bulgarca, Felemenkçe, Almanca, Fransızca, İbranice, İngilizce, Japonca ve Yunanca olarak söylendiği tek sanatçıdır, Barış Manço.
Usta sanatçıyla ilgili elbette yazacak çok şey, anlatılacak çok anı, çekilecek birçok program var. Bunca yıldır yaşananları bir köşe yazısına sığdırmak imkânsız. Hatıraları, program bitiminde söylediği “Barış Manço Moda 81300 İstanbul”da, fani bedeni ise ebedi yolculuğunun geçiş kapısı olan Kanlıca’daki Mihrimah Sultan Mezarlığı’nda bulunan Barış Manço’yu andığımız bu yazıyı, kendisine bir röportajda sorulan “Bu kadar hayat dolu olmanıza rağmen şarkılarınız neden hep ölüm içeriyor?” sorusuna verdiği cevapla bitirelim.
“Ölüm, yaşam uykusundan uyanmaktır.”
Öyleyse ruhun şad olsun büyük ozan!
Bu yazıda yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Kentin Çekirdeği Mahalleler
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.