Kale Gündem – Kızılay Malatya Şube Başkanı Sadi Ergül, 6 Şubat depremin sonrasını Türk Kızılayının bölgedeki çalışmalarını Kale Gündem’e anlattı.
Sadi Bey, Kızılay Malatya’da neler yaptı? Sahada neler gördünüz, nelerle karşılaştınız? Bundan sonraki süreçte Kızılay’ın Malatya ile ilgili çalışmaları neler olacak?
Kızılay, 155 yıllık bir maziye sahiptir. Bu kurum 1868’den itibaren Osmanlı Dönemi’nde kurulmuştur ve ilk adı Hilal-i Ahmer’dir. Cumhuriyet ile Kızılay ismini almıştır. Bu kuruluşun dünyadaki yerine bakılırsa Batı’da Kızılhaç, İslam dünyasında Kızılay var. Kızılay dünyadaki birçok mazlum ve mağdur insana ulaşma konusunda öncü kuruluşlardan biridir. Bir dernek statüsündedir ve kamu yararınadır. Gönüllülük esasıyla çalışır ve bütçesini gönüllülerden alır. Dolayısıyla Kızılay nerede bir afet varsa hiç çekinmeden gider. Kızılay, devletimizin ve milletimizin yüz akı olan büyük bir kuruluştur. Geliri tamamen hayırsever insanlardan ve hayırsever kurumlardan elde edilir. Malatya geneline baktığımız zaman 6 Şubat depreminde buraya ilk ulaşan Kızılay’dır. Binlerce kişiye yemek ve kıyafet dağıtıldı; Malatya şubemiz olarak vatandaşa hâlâ maddi ve manevi destek sağlamaya devam ediyoruz. Psikososyal destekten tutun ev ve iş kurma yardımına kadar her konuda destek vermeye çalışıyoruz. Burada uzmanlarımız ve alanında uzman psikiyatristlerimiz bulunuyor. Doğanşehir’de afetten zarar gören esnaflarımıza iş tutmaları ve işlerini geliştirmeleri için maddi destek verdik. Kızılay ailesi olarak Malatya’da yapmaya çalıştığımız ve yaptığımız şeyler böyle sıralanabilir. Şu anda da çalışmalarımız hâlen devam ediyor. Örneğin pazartesi günü Samanköy konteyner kentte bir kütüphane açılışımız olacak. Hem kitap hem de bilgisayar desteği vererek, devletimizin güzide kurumlarının da yardımlarıyla gençlerimiz başta olmak üzere tüm vatandaşlarımızın faydalanması için böyle bir çalışma yaptık.
Çalışmalarınızı bölgesel olarak mı yapıyorsunuz? Bu süreçten bahsedebilir misiniz?
Aile ve Sosyal Yardımlaşma Bakanlığındaki veriler ve elimizde bulunan verilerle hareket ediyoruz. Biz bu kişilere zaten ziyaretlerimizi yapıyoruz. Bu konuda uzmanlarımız var. Mesela salı günü bir depremzedenin evine gidiyoruz, eğer yemek yapabilecek durumdaysa gıda temini yapıyoruz ve yemeklerini hazırlayabilmeleri için imkân sunuyoruz. Yok kendisi yapamayacak durumda ise sıcak yemek götürüyoruz
İnsanlar artık normalleşme adına, eski düzenlerine ulaşmak adına yapılan bu yardımların suistimale uğradığını düşünüyor. Siz kamuoyundaki bu düşünceye katılıyor musunuz?
Bu çok önemli bir konu. Suistimal her alanda her sahada olabilecek bir şey. Şöyle düşünmek gerekiyor: Çok sert bir kış geçirdik, insanların evleri yıkılmış, mağdur olmuşlar. Hiç kimse mecbur olmadıkça 20 metrekare bir yerde oturmaz. Bunu inkâr edenler var mıdır? Vardır! Şimdilerde devletimiz çok ciddi manada konutlar yapıyor. Önümüzdeki aylarda yapılan konutlar teslim edilmeye başlandıkça önemli bir rahatlama söz konusu olacak. Hepimiz depremzedeyiz, bu işin sadece sosyal ve ekonomik boyutu. Bir de yaşananların psikolojik boyutu var. O yönden baktığınız zaman evi olan insanlar bile evinde kalmak istemiyorlar. Yakın çevremden de biliyorum, adamların evi var ama korktukları için konteynerde kalıyorlar. Bizler de kalıyoruz ama konteyner öyle çok da keyifli bir yer değil.
Türk Kızılay’ı sağlık alanında stratejik bir konumda. Kızılay deprem sonrasında kan bulma hususunda yeterli oldu mu ve Allah göstermesin bu tarz bir felaket bir daha yaşanırsa Kızılay buna hazır mı?
Şöyle ki deprem sadece Malatya’da olmadı, 11 ili vurdu. 11 il ile beraber 81 il etkilendi. İnsanlar uzaklardan gelip yardım etti. Dolayısıyla vatandaş kan vermeyi erteledi ve bu da kan stoklarında azalmaya neden oldu. Türkiye’de Kızılay, kan toplama ve kan verme hususunda en derin kurumdur. Dolayısıyla bizim bir bağış kampanyamız başladı. Malatya’da valilik onayıyla bir kampanya başlattık. Malatya Sağlık İl Müdürlüğümüzün olduğu konteynerde kampanyamız hâlen devam ediyor. Geçen hafta sağlık il müdürlüğümüzün tahsis etmesiyle devlet hastanesinde bir yer açtık. Battalgazi Devlet Hastanesinde de yine bir yer tahsis edildi. Yalnız orada doktor sıkıntısı mevcut. Bu sıkıntıyı halledip öyle açacağız. Ben bütün halkımızı, milletimizi kan vermeye davet ediyorum. Kan vermek bir ihtiyaçtır. Kan veren insanlar daha sıhhatli oluyor. Her an deprem ya da başka bir doğal afet olabilir; etrafımız bizi sevmeyenlerle dolu. Bu coğrafyada yaşamak kolay bir şey değil. Siz altın üzerine otururken düşmanız çul olur. Çula oturursanız hiçbir sıkıntı yok. Kim sizi ne yapacak? Biz şu an altın üzerinde oturuyoruz. Bu arada bizim bir duyurumuz da var. Geçen haftadan itibaren okullarda Kızılay kollarını tekrar aktif hâle getirmeye başladık. Millî Eğitim Bakanlığıyla ortak bir çalışmamız mevcut. Kompozisyon ve resim çalışmalarımız da devam ediyor.
Üniversitelerde bulunan akademik toplulukları aktif hâle getirmeyi planlıyoruz. Kızılay demek esasında yaşam alanımızı güncellemek demek, hayata tutunmak demek, zorluklarla başa çıkmak demek. Her insan ilkokuldan itibaren temel sağlık eğitimi alması gerekiyor. Bu eğitimi insanlara ulaştırmak gerek. Deprem esnasında gördük ki bu konuda bilinçli olmayan bazı kardeşlerimiz sağlıklı bir yaşam bilinci olmadığından dolayı zorluklar yaşıyor.
Kızılay, gönüllü olarak çalışmak isteyen vatandaşlara eğitim veriyor mu?
Kızılay gönüllülüğü diye bir sistemimiz var. İnternet üzerinden buraya müracaat etsinler. Başvurmadan da birçok ilden Allah rızası için gelen binlerce vatandaşımız var. Ama bunu kurumsallaştırıp organizasyona dönüştürmemiz lazım. Dolayısıyla vatandaşımızdan istediğimiz Kızılay gönüllülük sistemimize kaydolup gönüllü olmaları. Hangi felaketle nerede, ne zaman karşılaşılacağını biz bilmiyoruz. Malatya’da kim böyle bir afet olacağını düşünürdü ki? Bizim burada eğitim kurumlarımız, eğitim salonlarımız mevcut. Bu noktada da eğitimler yapmayı düşünüyoruz. Eğitim şart! Eğitim olmadığı takdirde büyük sıkıntılar yaşanıyor.
Röportaj: Hasan Batar, Hatice Albayrak, Elanur Toper
02:00
News
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
Gündem
