19,1143$% 0.11
20,7021€% 0.39
23,5614£% 0.34
1.201,46%0,08
1.998,00%-0,10
514645฿%-3.57238
Kale Gündem – Kale İlçesi Bent Köyü Dayanışma Derneği Başkanı Nedim Karakaş ile Güngören’de bulunan dernek binalarında yapmış olduğumuz görüşme neticesinde kendisinin günümüze kadar devam eden başkanlık görevini, Bent köyünün önemini konuştuk. Karakaş, İstanbul ve Malatya’da yaşayan üyeleri bir araya getirmek için Bent Köyü Dayanışma Derneğinin çok önemli çalışmalar yaptığını söyledi.
Başkan Karakaş’a yönelttiğimiz sorular ve cevaplar şu şekilde:
1-) Nedim Bey sizi tanımak isteriz, bize biraz kendinizden bahseder misiniz?
Ben Nedim Karataş, 1953 Kale Bent köyünde doğdum. İlkokulu Bent köyünde okunduktan sonra, 1965 senesinde İstanbul’a geldim. Ailem İstanbul’a okumaya gideceksin dediler, yaşım 12’ydi o zamanlar. 30 saate İstanbul’a geldim, ağabeyim İstanbul’a yerleşmişti. Ondan sonra başladık ortaokula. Fakat biliyor musunuz orta okulun ilk sömestrinden sonra hayal kırıklığı oldu. Karnemde 7 tane zayıf. Ben köye dönmek istiyordum. Çünkü annem babam oradaydı. Fakat ağabeyim müsaade etmedi. Sen okuyacaksın dedi bana. Öyle böyle zorla 7 zayıfı 5’e indirdik. Ondan sonra hiç durmadım hep taktir teşekkür aldım. 1973 yılında Davut Paşa Lisesini birincilikle bitirdim. Bizim dönemimizde ne zordu biliyor musunuz eğitimde; ilk okulu bitirirken bitirme sınavı, ortaokulu bitirirken bitirme sınavı, liseyi bitirirken bitirme sınavı vardı. Bu sınavları geçemiyorsan diploma alamıyordun. Üniversiteye gitmek istersen bütün sınavları vermen lazım. Öyle bir dönemden geçtik. Eğitim o zaman değerli ve kıymetliydi. 1973 yılında Gazetecilik Yüksek Okulunu kazandım ama gitmedim. Bir yıl kurslara gittim ve sonraki sene eczacılık fakültesini kazandım. Benim idealim neydi biliyor musunuz inşaat mühendisliği. Fakat İTÜ’yü kazanamadım. Ondan sonra ne oldu biliyor musunuz, askerlik engel oldu. Malatya’ya git askerlik şubesinden askerlikle alakalı işin olmadığına dair yazı getir dediler. Malatya’da o dönemde ne vardı ki hiçbir şey yok. Ancak yazı gönderilir bir hafta beklenir bir hafta sonra cevap gelirdi. Onun için kayıtımı oraya yapamadım. Fen bölümü mezunu olduğu için eczacılık bölümüne kayıtımı yaptırdım, 422 puan almıştım. Dört yıl eczacılık okudum. Mezun olduktan sonra devlet memuru olmak istedim. 1970-1980 arası biliyorsunuz ki Türkiye’nin en çalkantılı en zor dönemiydi. O dönemde çok büyük çalkantılar yaşadık. Günde onlarca öğrenci ve genç ölüyordu ve biz nasıl yaşayacağız hesabı yapıyorduk. O dönemdeki bir sürü ailenin çocukları serseri kurşunla hiç olmadık yere öldürüldü ve sonra anladık ki bunun büyük bir oyun olduğunu. 1980 ihtilali burada yaşadık biliyor musunuz?
2-) O dönemde hatırladığınız, zihninizde yer edinen bir anınız var mı?
Bir gün rahatsızdım üniversiteye geç gitmiştim. Eczacılık fakültesinin önünde bomba patlatıldı. Eczacılık, işletme ve iktisat fakülteleri binası aynı sırada. Bombalar patlayınca insanlar korkmuştu. İnsanlar ayni şeyi düşünmek zorunda değiller ama bu insanlar birbirine öldürmek için zıtlaştı. Bu toplumsal yara. Bu işi yapanların bazıları yargılandı ve mahkum edildi. Bu Türkiye için büyük yaradır. Daha önce den ihtilal yapıldı. Menderes ve arkadaşları asıldı. Allah rahmet eylesin. İhtilaller bu ülkeyi her sene geriye götürdü ve bunun farkındayız ama gençlik yıllarında da farkında olamıyorsun. Bu tramvayı yaşadık ve sonunda hayat mücadelesine başladık. Üniversiteden sonra devlet memuru olmak istedim. O dönemde Türkiye’de büyük bir sıkıntı vardı. Sanki üniversitelilerden korkuluyor gibi bir hal vardı. Bizi devlet memuru yapmak istemediler ama çok büyük torpili olanlar devlet memuru oldular. Malatya’ya gittim orada devlet memurluğu için müracaat ettim kabul etmediler. Bende özel sektöre başladım. Kardeşlerimle mesleğimin dışında iş yaptım. 1986 yılına kadar eczacılık yapmadım, kardeşlerimle nakliyecilik yaptım.
3-) Nedim Bey nasıl bir aileye sahipsiniz?
En büyük oğlum ve en küçük oğlum üniversite okudu, ortanca oğlum ise ticaret lisesi okudu. Büyük oğlumun şu an özel bir şirkette bilgisayar sistemleri üzerine çalışıyor. Küçük oğlum Trakya Üniversitesi kamu okudu, devlet memuru olmak istiyordu. Trakya Üniversitesinde okuduğu dönemde yerel yönetimlerle alakalı bir topluluk oluşturdu. Türkiye’de birkaç üniversiteye gittiler. En sonunda devlet memuru olmak istemediğini söyledi. Nedeni ise emir altında çalışmak istememesi, daha sonra reklamcı oldu.
4-) Kale Bent köyünü bir de sizden dinlemek isteriz?
Bent köyünün anlamı set demek. Bent köyü; Kale’nin en eski, en yerleşik, en kalabalık, en tarihi, ilk telefon gelen, ilk alt yapısı olan ve ismi değişmeyen köyüdür. Çoğu köyün insanı Bent köyüne göç etmiştir. Muhtarımız rahmetli Hacı Ahmet amca zamanında çok güzel çalışmalar yapmıştır. Köyümüzde yol aşağı taraftaydı, eskiden arabalar asfaltın kenarında durur insanlar yukarı yürürdü.
Bent köyünde bir merkezi var. Ortalama 80 hanelik bir köy. İstanbul’a %70’lik bir göç verdi. Tarihi bir camiye ve Kale’nin ilk yapılan orta okulu buradadır, okulumuz da tarihi bir okul sayılır. Çevre köylerden eğitime gelen öğrenciler vardı ve okulumuz halen eğitime devam ediyor. Köyümüzde 6 mezra bulunmaktadır.
5-) Derneğiniziniz bir kurulma hikâyesi var mı Nedim Bey?
Dernekçilik bir kültürüdür. Dernek bünyesinde insanları toplamaya çalışıyoruz. Biz iki defa dernek kurduk 1980’li yıllarda. Dernek kültürü olmadığı için ve kiraladığımız yerde olması gerekiyordu. Derneğimiz o dönemde insanların yapısına göre kahve kültürü şeklinde olması istendi ve şekilde işleyiş devam ediyordu. Ayrıca idari bölümde vardı ve insanlar orayı da kullanabiliyordu. Maalesef ruhsat alınamadığı için dernek kapatıldı. Zamanla STK’larla alakalı yasalar değişti ve daha modern hâlâ geldi. Bizler 2009 yılında derneğimizin bugünkü yerinde tuttuk. Dernek kurulduğunda başkan olmak istememe rağmen kurucular benim olmamı istediler bende başkan oldum ve halen de başkan olarak devam ediyorum.
Derneğimizi bir toplantısında bu yeri satın alalım dedik. Kendi aramızda istişare ettik. Daha sonra sahibinde burayı alma talebinde olduğumuzu söyledik. burayı satıyor musunuz? Sizde almak istiyorsanız burayı size satayım dedi. Arkadaşlarla konuştuk liste yaptık İstanbul’da Bent köylüler neredeyse onlara ulaştık. Bentli hemşehrilerimiz ziyaret ettik. Para topladık ama paramız yeterli olmadı. Derneğin eski sahibi Remzi Arslan. Durumu anlattık, iki ay sonra paranın tamamını verebileceğimizi söyledik oda bizi bekledi. Sonrasında ödememizi yaptık tapumuzu aldık. Sonrasında tadilata başladık. Derneğimiz yaptıktan sonra arkadaşlar ders verdi. Bir döne Ramazan Kaya konferans verdi. Senelerce burada Kuran dersi verdik. Bent köyünden arkadaşlar biliyordu. Bent köyü bir ekoldür. Daha sonra borçlarımız bitirdikten sonra yan daire satılıyordu. Pazarlığa oturduk 160 bin TL idi. Alıcıları çıkınca 200 bin TL oldu. Bazı arkadaşlar burası bu paraya alınmaz dediler. Bayanlar geliyor rahat edilmiyor onun için alınması lazım dedik. Fiyatta anlaşınca yine Bent köylüleri gezmeye başladık. Sağ olsun insanlar bize inandı ve parayı topladık ve satın aldık. Tadilatında da Esenler Belediye Başkan Yardımcısı Bent köylü Ömer Çetinkaya yardımcı oldu. Kendisine teşekkür ediyorum. Tevfik Bey de Belediye Başkanı bizi kırmadı. Ekip geldi ve tadilatı yapıldı.
6-) Derneğinizin kurulma amacı neydi ve o amaca ulaşabildiniz mi?
İnsanlarımız bir araya gelemiyordu. Böyle bir mekana ihtiyaç vardı. Kültürel olarak da hazırdık. Bent Köyü olarak da hazırdık. En büyük etken köyümüzden birisi vefat etmişti. Onun taziyesi yapmak istedik. Şirin evlerde bir kahvehanede taziye yapmaya gittik. Kahvehanenin yarısında kumar oynanıyordu ve insanlara saygısızlık yapıldı. Bu durum insanlarımızı çok üzmüştü. Arkadaşlarıma siz buna mı laikiz, diye sordum. Sonrasında büyüklerimizle de görüşüp onayını aldıktan sonra maddi ve manevi destek alınca derneğimizi yedi kişilik bir ekiple kurduk. Dernek kurucusu benim. Diğer arkadaşlarım; Nihat Dinçer, Suphi Özbay, Remzi Arslan, Yavuz Kızıltaş, İnanç Çetinkaya, Fikret Aktaş, Ednan Çetinkaya bu arkadaşlarımız derneğin kurulmasında büyük özveride bulundu. Buraya geldiğimizde virane bir yerdi. Tadilata başladık. Köylülerimiz dolaştık bize destek verdiler ve derneğimizi köyümüze yakışır bir hale getirdik. Toplantımızı, taziyelerimizi burada yaptık. Aileler buraya geliyor ve taziyelerini burada yapıyor. Çocuklara kuran dersi verdik. İnsanların kültürel etkinliklerde buluşturduk. Çanakkale gezisi yaptık. İstanbul Güngören Belediye Başkanı her konuda destek vereceğini söyledi. İstanbul içi gezi için organizasyon yapıldı Belediye iki tane otobüs verdi ve bir kişi geldi. O zamanlar üyelerimiz böyle bir organizasyona hazır olamadığını gördük. Edirne gezisi yaptık. Çanakkale’yi görmeyen, ülkemizin tarihi yerlerini görmeyen bu memlekette yaşıyorum demesin. Bu memleketin değeri o zaman anlaşılıyor. Müthiş yapı ve insanı etkileyen manevi değerler var. Türkiye’de yaşayan her insanın buraları ziyaret etmesi lazım.
Güngören’de ilk defa Kale dernekleri olarak kermes yaptık. Herkes kermes nedir diye bizleri soruyorlardı. 12 dernek, Izzetbegoviç Parkı’nın orada 4 günlüğüne alan tahsis ettiler. Orada herkes kendi standını açtı, kendi kültürünü, yemeklerini tanıttı. Halk oyunları oldu. Dernekleri gelir olsun diye elbiseler toplandı satıldı. Gelen gelirle kirada olan derneklerin kiraları büyük ölçüde karşılandı. Kermesin sonunda final yapıldı. Sanatçı çağırıldı. Malatya sıra ekibi geldi çokta güzel bir ekipti. Mehmet Balaman geldi. Sonra tekrar bir etkinlik yapıldı. Soma olayına denk geldi mevlid okuttuk. Pandemi dolayıyla kermes yapamadık. Daha sonraki dönemde Kale dernekleri başkanlarıyla bir araya geldik. Kale Futbol Festivali yapmaya karar verdik. Festivale on üç dernek katıldı. İkinci sene finali Malatya stadında yaptık, ayrıca yerel televizyonda yayınlandı. Üçüncü sene katılım az oldu. O dönemde zeytin burnunda halı sahada turnuvayı yaptık. Belediye başkanı bize yardımcı oldu. Hafta sonu Büyükşehir Belediyesinden halı sahayı bize tahsis etti. Bütün maçlarımızı orada oynadık. Malatyalı siyasileri çağırdık. çokta güzel oldu. Finalde ödüller vardı. Yabancı köylülerimiz, akrabalarımız birbirinden uzak olan köylüler orada birbirini tanıdılar kaynaştılar.
Biz Güngören’de ilk defa Malatyalılar gecesi düzenledik. Sanatçılar Mehmet Balaman, Belkıs Akkale. Belkıs Akkale çok iyi performans gösterdi. Mehmet Balaman zaten yöremizin sevilen sanatçısı. O program çok ses getirdi. Daha sonrasında Güngören’ de Kayısı Festivali yaptık. Belediye başkanı Izzetbegoviç Parkını bize tahsis etti. Aklınıza gelmeyecek bir sürü yerel sanatçı, Selahattin Alpay, Mehmet Balaman, Nevzat Soydan katıldı. Çokta rağbet gördü. Belediye başkanımız çok yardımcı oldu. Güngören’de faaliyet gösteriyoruz. Malatyalılar genellikle Güngören’de yaşıyor. Yerel yönetimlerle hareket ediyoruz.
Güngören Belediyesi ve Kale Belediyesi kardeş belediye protokolü imzaladı. Güngören Belediye Başkanımız Bünyamin Demir Bey ile beraber Kale’yi gittik. Belediye meclis üyelerimiz, ilçe yönetim kurulu üyelerimiz vardı. Kale Belediye Başkanı Murat Bey’de birkaç sefer ziyarete geldi. O arada bir proje gelişti. Belediye binasının orada bir mesire alanı yapımı konusu vardı. Güngören Belediye Başkanı da bu projeye destek olacağını sözünü vererek inşaatı başladı. İnşallah bu sene bitecek. İnsanlarımız orada piknik yapacak, istitrat edecek. Desteklerinden dolayı Güngören Belediye Başkanı Bünyamin Bey’e teşekkür ederim.
7-) Kale Gündem gazetesini daha önce duymuş muydunuz?
Yayınlarınızı takip edemiyorum. Daha önce sizinler bir röportaj gerçekleştirdik. Kaleye büyük faydası olacağına inanlardanım. Kalenin tanıtımları için daha önceki belediye başkanlarına söyledim. Kale’yi tanıtmak için bir tanıtım ekibi kurun. Kale’nin tanıtılması için ses getirilecek etkinlikler ve reklamlar yapın. Tabii ki Kale Belediyesinin bütçesi de kısıtlı. Bu tür işlere paralar harcayamıyor. Reklam işi kolay değil. Böyle bir gazete ses getirecek ve Kale’ye büyük faydası olacak.
Söyleşi: Esmanur Kadak/ Merve Özbay
Köy Muhtarı Mustafa Kayaduman Salkımlı köyünü anlattı
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.