34,7999$% 0.27
36,8294€% -0.07
44,4413£% -0.01
2.942,59%0,29
4.889,00%0,43
3471600฿%-0.60186
Kale Gündem – Yeniden Refah Partisi Yeşilyurt Belediye Başkan adayı Murat Aslan, seçim sürecine dair Kale Gündem’e özel açıklamalarda bulundu.
Depremin büyük bir hasara sebep olduğu, siyasal kampanyaların, siyasal süreçlerin riskli zamanında Yeşilyurt ilçesinde belediye başkanlığı görevi için hizmete talipsiniz. Epey riskli bir durum. Neden böyle bir riski aldığınızı sormak istiyoruz?
Bu işin bir nevi ateşten gömlek olduğunun farkındayım. Ben doğma büyüme Yeşiltepeliyim. İlkokulu kaydımızı Samanköy ilkokuluna yaptırdık. Daha sonra Yeşiltepe, şimdiki adıyla Ahmet Parlak İlkokulu, Yeşiltepe Ortaokulu, Yeşiltepe Lisesi şeklinde devam etti eğitim hayatım. Bizim gençliğimiz, çocukluğumuz hep Yeşiltepe’de geçti. Babamlar oranın hemen hemen kurucuları diyebiliriz. Tabii bu arada liseyi bitirdik. Üniversiteyi okumak için Ankara’ya gittim. 1990 yılında Gazi Üniversitesi Mimarlık Fakültesinden mezun oldum. Bu arada ailemle bağımız kopmadı. Hâlâ kardeşlerim burada, annem burada, herkes burada. Ben hariç herkes burada oturuyor, o yüzden hep gidip geldik, kenti biliyoruz. Kenti tanıyoruz, kentin sorunlarıyla haşır neşir olduk zaman zaman. Liseden arkadaşlarımızla, üniversiteden arkadaşlarımızla zaman zaman bir araya geldik. Kentin sorunlarını konuştuk, kenti konuştuk. Daha önce de tabii bizim bir iki denememiz olmuştu AK Parti’den. Ben iki defa aday adayı oldum. Peki biz neye talip olduk? Mesleğimizin avantajından kaynaklı olarak belediyeciliği biliyoruz. Bunu yakından siz de takip ediyorsunuz. Her şeyden öte bu kente bir vefa borcumuz varsa biz bunu ödemek istiyoruz. Çok şükür Ankara’da işlerimiz var, kendi işlerimizle uğraşıyoruz. İyi kötü bir şeyler yapıyoruz. Yoğunluğumuz da var, buna rağmen arkadaşlar beni arayıp “Gelin burada çalışalım, deprem sonrası ciddi desteğe ihtiyaç var. En önemlisi teknik elemana ihtiyaç var. Birlikte çalışalım, bir vefa borcunuz varsa bunu ödeyin. Oturalım, hizmet üretelim, proje üretelim” şeklinde bir teklifle bana geldiler. Ben de bu teklife sıcak baktım. Esasen tek düşüncemiz kentimize vefa borcumuzu ödemek. Malatya önemli bir kent arkadaşlar. Bu kentin hızlı bir şekilde toparlanıp ayağa kalkması lazım. Aksi takdirde Malatya göç veren, artı hızlı bir demografik yapı değişikliğine giden, sosyoekonomik açıdan çöken bir kent haline gelecek. Yani ben bunları gördüğüm için geldim, bu işe talip oldum. İnşallah destek verilirse, yetki alırsak oturup bu doğrultuda hızla proje üreteceğiz, hizmet üreteceğiz, örnek bir belediyecilik yapacağız.
Malatya’nın deprem öncesi ve deprem sonrası şehir planlaması hakkında öngörüleriniz nedir? Diğer yandan şehir merkezinin, tekrar deprem yaşanacak bir bölgeye kurulması hakkında ne düşünüyorsunuz?
İmar planları birtakım altlıklara dayanılarak yapılır. Malatya’nın kent bütününe baktığımızda biz de bu mikro bölgeleme dediğimiz bir çalışma var, jeolojik etüt raporlarında. Malatya’da bir mikro bölgeleme çalışması yapıldı. Depremden önce de yapılmıştı. Depremden sonra yeniden gözden geçirildi. Bu mikro bölgeleme çalışmasına baktığımızda ilçeler dahil kapalı alan yok. Yani yapı yasaklı alanımız yok. Kapalı alanda kasıt odur, yapı yasaklı alan yok. Burada ne var? İşte zeminle ilgili bir takım iyileştirme yapmanız gerekebilir. Burada bu hazırlanan jeolojik etüt raporlarına göre oturursunuz gerekli iyileştirmelerini yaparsınız. Ona göre bina statik hesaplarını ona göre oluşturursunuz ve yapılaşmanızı devam ettiriniz. Su ile ilgili bir drenaj probleminiz varsa bunları yaparsınız. Zeminde sıvılaşma varsa buna göre zemin iyileştirmesi yaparsınız. Fore kazık gereken yerde fore kazık devam edersiniz. Normal yapılaşmanızı devam ettirirsiniz. Şimdi buraları yapılaşmaya kapatalım şeklinde bir algı var. Buralar artık kentsel toprağa dönüşmüş olanlar. Japonya’yı gözünüzün önüne getirin. Japonya’da ciddi bir deprem riski var ancak yapı sistemini ona göre oluşturmuşlar. Ona göre kontrol mekanizması çalışıyor. Ona göre malzeme tercihleri var. Bu doğrultuda devam ediyorlar. Yani depremle yaşamayı, dirençli kentler oluşturmayı öğrenebilirsek kentleşme ile ilgili çok fazla sorun yaşamayız. Aktif fay hatları vardır, onlardan tabii uzak duracağız. Onlardan mümkün olduğu kadar uzaklaşmamız lazım. Ancak bu algıyı da iyi tanımlamak lazım. Dediğim gibi yani zeminle ilgili gereken tedbirleri alırsanız çok endişe edecek bir şey yok. Kat yüksekliklerini oturup gözden geçirebilirsiniz. Donatılarını daha güçlü getirirsiniz bunun. Sonuçta bir statik hesabı var. Bu statik hesapları iyi yapıp işçiliğinde iyi uygularsanız bunda çok ciddi problem yaşamazsınız. Ancak biz de şunu görüyoruz; depremden sonra tabii bizim de iki tane şeyimiz var, can kaybımız var. Biz teyzemin kızıyla, eşini Arap Osman dediğimiz bölgede kaybettik. Onlar altı aylık evli yeni bir çiftti.
Şimdi buradan hareketle bakıyoruz işçilik hataları var. Kardelen Sitesi’nde evimiz vardı. İnceledik arkadaşlarla beraber ciddi işçilik hatalarını görüyoruz. Yani işte kolon kaydırmaları var. Bodrum kat hataları var. Bunlar üst üste koyunca böyle bir tabloyla karşı karşıya kaldık. Yani siz malzemeleri çok iyi alabilirsiniz. Müteahhit demirini almıştır, betonunu almıştır ama işçilik uygulamasını ciddi takip etmezseniz yapacağınız en basit hata büyük hasarlara yol açıyor. Bir binada iki bin, üç bin ton yük var. Bu metrekareye bir ton basıyor, öyle hesap edebilirsiniz. Yani beş bin metrekare binada beş bin ton yük var. Beton sulaması ayrı bir dert. 6 Şubat’ta yaşadınız tablo ile karşı karşıya kalırız.
İmar affı hakkında ne düşünüyorsunuz?
İmar affı hızlı üretilmiş bir karar, Tabii imara aykırı durumlarla karşı karşıyayız. Doğru olduğunu düşünmüyorum. Taviz tavizi getirir. Yani siz başta kontrol mekanizmasını iyi kurarsanız ve ciddi bir duruşunuz olursa kimse de bu yollara tevessül etmez. Ama esnetirseniz taviz tavizi getirir. Ben ima rafın doğru olduğunu düşünmüyorum. İmar affı demeyelim de daha doğrusu yapı kayıt belgesi olarak isimlendirelim.
Üç beş metre yer kazanmak için kolon kesmeler oldu. Bizim akrabaların oturduğu binanın altında lastikçi dükkanının kolonlarının kesildiği konuşuluyor. Kolon keselim, üç beş metre yer kazanalım, şurayı düzeltelim, burayı çekelim, burayı sürdürelim deyince sonuç iyi olmuyor. Bakın beş bin ton, altı bin ton yükten bahsediyoruz. Tonlarca yük var o binanın sırtında, içinde yaşayanlar var. Yani siz üç beş metre yer kazanmak için bunlara tevessül ederseniz sonuç vahim oluyor. Malatya da çok ciddi bir can kaybı yok çok şükür. Gece nüfusu az olduğu için özellikle kent merkezi etkilendi. Gece nüfusu az alt katlar ticaret, üst katlar, ofis, işyeri vesaire. Gece nüfusu az olduğu için can kaybının az olması sebebi bence bunlardan bir tanesi. Eğer orada gece yaşayan nüfus olsaydı can kaybını onla çarpacaktınız belki. 2011 yılında Malatya Yeşiltepe Haber diye bir dergiye yazı vermiştim. Kapak tasarımı da ona göre yapılmış. Malatya depremin neresinde diye? 2011 yılının aralık ayında çıkmış bu dergiye yaptığım ziyarette hediye ettiler. Bakın bir paragraf okuyayım. Yazının başlığı sıradan bir soru gibi algılanmasın, çünkü Malatya tam merkezinde, yani teknik tabirle birinci derecede deprem bölgesindedir. Bununla ilgili oturup 2011 yılında bir de bir yazı yazmışım.
Yerel yönetimler tam olarak deprem bağlamında nasıl bir yol izlemeli?
Depremin kavşak noktasındayız. Yani Kuzey Anadolu fay hattı ile Güneye inen fay hattının tam ortasındayız. Bir kere yapı stoğunu gözden geçirmeniz lazım. İmar planlarınızı ona göre revize etmeniz lazım. Burada tabii ciddi bir denetim lazım. Şimdi işte binalara baktığımızda hem Bostanbaşı bölgesindeki yıkımları hem de şehir merkezindeki yıkımları inceledim. Burada bodrum katlarla ilgili ciddi problemler var. Eğer biz bodrum katlara dikkat etseydik… Şunu kastediyorum çift bodrum. Şimdi adam bodrum diye yapmış bodrumun yarısı dışarıda. Bodrum bile gömülmemiş, bu tür yapılarla karşılaştık. Çift bodrum dediğim binanın yüksekliğine göre altı, altı buçuk metre yerin altına ineceksiniz. Bunlar yapılsaydı teknik açıdan çok daha rahat hareket edebilecektik.
Öncelikle yapı stoğumuzu gözden geçireceğiz. Bundan sonraki yapılaşmalarda bu tür statik hesapları, işçilik uygulamalarına dikkat edeceğiz. Çünkü işçilikte de ciddi sıkıntı var. Biz binanın birinde şunu gördük. Adam üste devam eden kolonu beş santim kaydırmış. Demirler de eğer çıkarmış. On iki katlı binaya yapılıyor yani orada en az dört bin ton beş bin ton yük var. Düşünün, bunu artık diyecek bir şey bulamıyorum. Tabii belediyeye de iş düşüyor. Yapı denetim firmalarına da iş düşüyor. Bunu ciddi bir eğitimle halletmemiz lazım. Müteahhitlerimizle, işçilerimizle kendi personelimizle ve ciddi bir eğitim ile bu işi halletmemiz lazım. Herkes bilinçli olacak. Depremle yaşamayı öğrenmemiz lazım. Yani depremle yaşamayı öğrenemezsek bu işte ciddi sıkıntı çekeriz. Çünkü ne zaman olacağını tahmin edemiyorsunuz. Şu an bile deprem olabilir. Evimizde de ona göre düzenleme yapmamız lazım. Yani en küçüğünden en büyüğüne kadar oturup evlerde, gerekirse uygulamalı eğitim verilebilir.
Yetkiyi aldığınız zaman Yeşilyurt’u nasıl ayağa kaldıracaksınız?
Yeşilyurt’ta gördüğümüz kentin yıkımından dolayı moral motivasyon çok kötü. İnsanlar gideyim mi kalayım mı ikilemi içerisinde. Merkezi hükûmet ve yerel yönetim hızlı karar üretemediği için birtakım sorunlar yaşanıyor. İşte duruyoruz duruyoruz bir yıl sonra rezerv alan ilanlarını görüyoruz. Bir yıl niye beklediniz? Rezerv alan ilan edilseydi de bu iş hızlı yol alsaydı.
Sahada şunlarla karşılaştım. Vatandaş, “İmar çapını verirseniz benim param var kendi evimi yapabilirim” diyor. Biz bu aşamaları hızlı geçemediğimiz için şu anda tabir caizse patinaj pozisyondayız. Bakın doksan beş bin hektar alanımız var. Bir hektar on dönümdür. Bunu yüz bin hektar diye kabul edelim. Yüz bin hektar alanda 81 mahallemiz var.
Burada hızlı bir tarama yapacağız. İmar planlamalarıyla ilgili ne sorunlarımız var, niye kararlar üretilemedi, niye hızlanamadık? Bunların sebeplerini iyi kötü biliyoruz. Hızlı bir şekilde biz arsa üretebilirsek en azından kendi yerini yapabilecekler devam eder. Bakanlık rezerv alanlarda devam ediyorsa eder. Biz de belediye olarak kendi üzerimize düşen neyse onu yaparız. Altını çizmek isterim, özellikle düşük gelir grubuna yönelik çalışmak istiyorum.
Düşük gelir grubuna iskan edecek projelerle çalışalım. Diğer üst gruplara da diğer destekleri verelim. Teknik destek verelim, önlerini açalım. Ama bizim esas ilçe belediyesi olarak çalışmak istediğimiz düşük gelir gruba ağırlıklıdır. Biz bunları hızlı bir şekilde tarayıp kentsel arsaları hedeflediğimiz şekilde üretebilirsek bu kenti hızlı bir şekilde ayağa kaldırabiliriz. “Kimse bana sen park yapacak mısın?” diye sormuyor. “Kardeşim benim iskan problemim var, ben iskan problemim nasıl çözülecek” diyor. Israrla bunu soruyor.
Dolayısıyla bizim ağırlığımız kentsel arsaları hızlı bir şekilde üretmek olmalı. Bunun altyapısı var. Zaten yapılaşma bir taraftan başlayacak. Malatya’nın birçok müteahhidi var. Yerinde dönüşümlerle ilgili bir buçuk milyona yakın kredi desteği veriyor. Bir miktar belediye teknik destek verir. İskan problemini çözersek, kimse bu kentten bir yere gitmez. Çarşıdaki esnaf sıkıntılı, konteynere sığmıyor. Bakın burada da sıkışık durumdayız. Esnafla ilgili de oturup bir proje hazırlıyoruz. Dönüşümle ilgili kendi projelerimiz var. Onları da yoluna koyarsak hızlı bir şekilde kendin toparlanacağını düşünüyorum. Bu arada yurtdışı kaynaklı çalışmalarımız var. Eğer onları da başarabilirsek bu süreçte hızlanır. Şu anda görevde olmadığımız için konuşuyoruz, anlatıyoruz, takip ediyoruz ama görevde olup protokol imzalarsanız bu işin gerçekleşeceğini netleşir.
Saha çalışmalarınız devam ediyor. Vatandaşların size geri dönüşleri nasıl oluyor peki?
Sahada çok pozitif, çok olumlu enerji alıyoruz. Fakta insanlar dertli, belediye hiç hatırımızı sormadı diyen var. Bunlar tabii önemli. Doğumumuzdan ölümünüze kadar belediye ile berabersiniz. Bütün hizmeti hem Malatya Büyükşehir Belediyesi hem ilçe belediyesi veriyor.
Ancak belediyenin ulaşılabilir olması lazım. Paylaşımcı, ortak akılla proje yapan, ortak akılla uygulayan, halkın memnuniyetini esas alan bir sistem kurmazsanız başarılı olamazsınız. Diğer yandan her yaptığınız doğru zannedersiniz halkın içinde olacaksınız. Tamam yüzde yüz beklentiyi karşılayamayabilirsiniz. Ancak insanımızda şu var; gelir, oturur, size anlatır, bunu dinlersiniz. Hepsini çözemeyebilirsiniz ama vatandaş sorunlarının bir kısmının çözdüğünü bir kısmında dinlediği görür. Ben bunu yaşadım. İki buçuk yıl memuriyetim var. Vatandaş korka korka kapıyı açı gelirdi. Vatandaşı dinler, bir çay içer sorununu çözebilirsek çözerdik. Çözemediğimiz durumda vatandaş dinlendiği için mutlu ayrılırdı. Belediye olarak tüm sorunları çözeceksiniz veya çözebilirsiniz diye bir iddia olamaz. Bu ülkenin bir mevzuatı var, bir kaynağı var, vatandaşın beklentisinin boyutu var. Dolayısıyla bunu yüzde yüz çözmeniz mümkün değil. Dokunan bir belediye, gönül belediyeciliği ya da paylaşımcı belediyecilik deyin. Bunları uygulamaya koyarsanız halk da mutlu olur siz de mutlu olursunuz. Dolayısıyla daha az eleştiri, daha çok iş gibi bir tablo çıkar karşımıza. Depremden dolayı işte panik atak sorunu yaşayanlar var, başka sorunlar var, aile problemler var. Ben şunu yapmayı düşünüyorum, biz bir psiko destek birimi kuracağız belediyede. Bu da bizim sosyal projelerden bir tanesidir. Yani işin fiziki tarafı ayrı, sosyal tarafı ayrı. Bir psiko destek birimi kuralım istiyoruz. Bununla ilgili de hem projeleri hazırladık hem de kadro olarak hazırız. Bu destek biriminde ne yapılsın? İnsanlar randevusunu alarak destek birimlerine gelsinler. Psikolojik danışmanlık seansı 1000 TL. Bu desteği oldukça önemsiyorum. “Mutlu birey, mutlu toplum” arkadaşlar. Mutluluk bireylerden başlar. Bu toplumun ekseriyetine sirayet ederse başarılı oluruz. Yoksa bakın mutsuz toplumda ne üretim yapabiliriz, ne ortak proje yapabiliriz, ne dayanışma kültürünü oluşturabiliriz, ne paylaşım kültürünü oluşturabiliriz. Toplum mutlu olmalı ki bu projeleri yapalım, bunları başaralım. Hep beraber bu kent ayağa kaldıralım. Öncelikle mutlu olması lazım.
Son olarak vermek istediğiniz bir mesajınız var mıdır?
Farklı yerlerde konuşmamda aslında siyaset konuşmak istemediğimiz söyledim. Kenti konuşalım dedim. Yani siyaset ne oluyor? Murat Aslan seçilse ne olur, A partisi olsa ne olur, B partisi olsa ne olur. Harap olmuş bir kentimiz var. Gönlü kırıp insanımız var. Bunları onarmamız lazım. Makam mevki peşinde olan bir insan değilim. Kentimizi konuşalım, insanımızı konuşalım. Bu kent hepimizin moralimizi bozmayacağız, motivasyonunuzu düşürmeyeceğiz. Malatya gerçekten doğunun en önemli kentidir. Ben hemşerilerimden şunu rica ediyorum hiç kimse birbirine küsmesin birbirine darılmasın herkes birbirine destek olsun. Biz de destek olalım hep beraber bu kenti ayağa kaldıralım.
Röportaj: Hatice Albayrak, Hasan Batar
Son okuma: Esmanur Kadak
Mehmet İlker Dönmezer: “Seçilirsek Sorun Üreten Değil, Sorun Çözen Merciler Olacağız”
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.