Minar Cumban (Sallanan Minare) - Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi
DOLAR

32,5402$% 0.24

EURO

34,7669% 0.06

STERLİN

40,5858£% 0.24

GRAM ALTIN

2.488,39%1,08

ÇEYREK ALTIN

4.251,00%0,37

BİTCOİN

2059735฿%4.26243

İmsak Vakti a 02:00
Malatya AÇIK 19°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Minar Cumban (Sallanan Minare)


Kale Gündem – Günün ikinci durağı Minar Cumban yani Sallanan Minare. Taksiye beş toman  verip  çok fazla mesafede tutmayan Sallanan Minarelere varıyoruz, sıradan bir bahçe girişinden geniş bir avluya çıkılıyor ve kalabalık bir gurup kendisine Ebu Abdullah denen bir Sufi’nin 14.yüzyıldan kalma türbesinin üst kısmındaki iki minareden birine bakıyor. Heyecanla işaret ediyorlar birden başımı kaldırıp baktığımda bir kişinin ancak sığabildiği boyu yaklaşık 3-3.5 metre minareyi içeriden sağa sola iterek salladığını görüyorum. Hayret edilecek bir şey sanki minare bölünüp düşecekmiş gibi oluyor. Lakin elastiki bir yapısı varmış gibi geri eski haline geliyor. Görünüşe göre bir sistemi yok sadece tuğladan örülmüş bir minare. Sorduğumda birisi bunun mühendislik hatasından kaynaklandığını belirtti  ve ben evliyanın kerameti haktır hikmetinden sual olunmaz diyerek ruhuna Fâtiha okuyup türbeden ayrıldım.

Hızla günün ortasını buldum bile vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum. Bu şarkın efsunlu şehri yeşil İsfahan’da 360 kilometre şehri baştanbaşa ikiye bölen Zayende Rud Nehri’nin güzelliği kıyısındaki şarkın bütün güzelliklerini yansıtan çayhaneler düş gibi…

Ateşgah

Şimdi ki durağım 10 kilometrre kadar şehrin dışına doğru gidip 1400 yıllık  Mecusi Ateşgah’ını görmek. Bir taksi çevirip biniyorum şoförün adı Hüseyin hemen İbrahim Tatlıses’i soruyor, Ebru Gündeş nasıl diyor ve torpidoyu açıp bir Tatlıses kaseti koyuyor. “Allah Allah bu nasıl sevmek.” Muhabbet sohbetle beni tepenin dibine kadar bırakıyor… Sasani döneminden kalma bu Ateşgah, ateşin yakıldığı yer anlamında kerpiçten yapılmış lakin günümüze kadar dayanmış ilginç bir yapı. Burasını yakından görmek için 210 metre tırmanmanız gerekiyor. Tepeye vardığınızda ateşin tüm İsfahan’dan görülecek bir noktada olduğunu şehrin manzarasını yüksekten seyredince daha iyi anlıyorsunuz. İniş, çıkışa göre biraz zor oluyor. Lakin şehir panoramasını görmek için bu zahmete değdiğini göreceksiniz.

Heşt Behişt Sarayı

Sonraki durağım ve sanırım son durağım olan Heşt Behişt Sarayı olacak. Sonra hotelime gidip dinlenecek gece Meydan’ı İmamı gezecek ve ardından otobüsle tahrana döneceğim, gece 01.00 için bilet ayırttım.

Safevi Dönemi hükümdarlarının yaşadıkları son saraydır Heşt Behişth Sarayı yani yedi cennet anlamında. Süleyman Şah zamanında 1599 yılında yapılan saraydan günümüze fazla bir şey kalmamış olup girişte küçük bir bölüm kalmış lakin görülmeye değer güzel bir yapı. Devrimden sonra çevresi yeşillendirilmiş park haline dönüştürülmüş.

Bazaar İsfahan

Vakit akşama doğru yaklaştı hotele dönmeden Bazaar İsfahan’a uğruyorum 17’nci yüzyıldan kalan çarşı, İran’ın ve Ortadoğu’nun en eski çarşılarından biriymiş. Çarşı eski ve yeni şehir bölgelerini birbirine bağlayan, 2 kilometrelik  Tonozlu Cadde boyunca uzanıyor. Bir dükkânın önünde bakılı tişörtler ve geleneksel giysiler dikkatimi çekiyor. Kendime bir tane seçiyorum biraz pazarlıktan sonra bizim para ile 12 TL’ye üzerine hafızdan bir beyit seçip basılmasını istiyorum. “Ey aşk eğer ben bize imdat etmezsen biz yok olup gideceğiz” yazdırıp bir saat sonra için sözleşip hemen çarşı içinde bir çay molası ardından gelip alıyorum.

Akşam yemeğini hotelimde yiyorum geleneksel İran mutfağından birazda Lübnan mutfağından felafel yiyip istirahate çekiliyorum. Akşam 22.30 gibi çıkıp Meydan’ı İmama geçiyorum. Meydan serin harika ışıklandırma havuzun etrafında insanlar oturmuşlar, fayton turları,  meddahiler (Farsça beyitler okuyan halk şairleri) kuklacılar, fal bakıcıları çok canlı. Biraz resim çektikten sonra ileride galyan çeken gençlerin yanına selam verip oturuyorum. Semaverde çay da var. Nargile veriyorlar çekiyorum birkaç nefes değişik bir şark gecesi ortalama herkesin belirli bir kültür düzeyi olduğunu ilk defa burada fark ettim desem yeridir. Herhangi bir taksi şoförü size Sadi’den Hafızdan Firdevs’ten Fuzuli’den şiirler okuyabiliyor dünya kültürünü sanatın bütün inceliklerine dair insanların konuşabilecekleri bireyler var ve hiç beklemediğim oranda misafirperverlik ve tolerans var. Selam bütün kapıların anahtarı bunu bilir bunu bir kere daha anlıyorum ve eşyalarımı alıp İsfahan’a veda ediyorum. Terminalden Tahrana dönüyorum. İsfahan öyle bir şehir ki ruhu bütün dünyaya sirayet etmiş, birçok medeniyet kendisini bu şehirde ifade etmiş. Ben de ‘İsfahan nisf-i cihanmış’ hakikaten diyerek uykuya dalıyorum yorgun bir otobüsün sesleri arasında….

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem gazetesinin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Tencere iktidar paradoksu

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.