34,7004$% 0.26
36,7726€% 0.37
44,2923£% 0.52
2.960,54%0,92
4.919,00%0,14
3371569฿%0.57355
Pazartesi günleri bu köşede ekonomi yazılarıyla sizlerle olacağım. Türkiye ve dünyadaki gelişmelerin ekonomiye yansımalarını değerlendirip, öngörülerimi siz sevgili okurlarımızla paylaşacağım. Teknik kavramlara boğmadan, olabildiğince sade bir dille, verileri analiz ederek sonuçlarını değerlendireceğim.
Küresel ekonomi pandemi sonrası çok büyük bir ivme kaybetti. Gelişmekte olan ülkelerin birçoğu resesyona girmişken, gelişmiş ülkeler de pandemi öncesine göre ciddi oranda küçüldü. 2020 yılından sonra para basma yarışına giren gelişmiş ülkeler bedelini yüksek enflasyon ile öderken, gelişmekte olan ve az gelişmiş ülkeler daha ağır bedeller ödedi, ödemeye de devam ediyor. Artan işsizlik, GSYH`larda büyük kayıplar ve üç hanelere yaklaşan enflasyon rakamları, birçok ülkenin yönünü yeniden Uluslararası Para Fonu`na (IMF) çevirdi. Uzun yıllar boyunca ekonomik krizle boğuşan Arjantin, yükümlülüklerini yerine getiremeyince yeniden IMF ile masaya oturdu. Bu durum gelişmekte olan ülkelere de yansıyınca ve pandeminin ekonomilere olumsuz etkileri de yıkıcı derecede artınca, bir çok gelişmiş ülke de resesyona (Resesyon: makroekonomide geleneksel olarak reel gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) iki veya daha fazla çeyrek yıllık periyotta arka arkaya negatif büyüme kaydetmesi) düştü.
ABD Merkez Bankası (FED), üst üstte faiz artışları ile enflasyonu dizginlemeye çalışıyor. FED Başkanı Jerome Powell’ın Jackson Hole Sempozyumu’nda yaptığı konuşmada, para politikasını erken gevşetmeye karşı uyarmasının ve Eylül’deki faiz kararının gelen verilere bağlı olacağını söylemesinin ardından tahvil getirileri yükselirken, hisse senetleri sert düşüş gösterdi. ABD ağustos ayı enflasyon verileri de 8,3 olarak beklentilerin (beklenti 8,1) üzerinde artış gösterdi. 21-22 Eylül`de toplanacak FED`in 100 baz puan faiz arttırmasına kesin gözüyle bakılıyor. Piyasalar tarafından satın alınan bu beklentinin gelişmekte olan ülkelerin piyasalarına olumsuz yansımalarının olacağı kesin.
Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Christine Lagarde eleştirilerin odağındaki isim. Lagarde`nin piyasalara müdahalede geç kaldığı eleştirileri yüksek sesle dillendirilmeye başlandı. ECB, temmuz ayında verdiği kararla birlikte 8 yıl süren negatif faiz dönemi son bulmuştu. Eylül toplantısında 75 puan faiz arttıran ECB, böylece 19 ülkede kullanılan kilit faiz oranını 1,25 seviyesine çıkardı. Rusya ve Ukrayna arasında süren savaş nedeniyle enerji alanında darboğaza giren Avrupa`yı zor bir kış bekliyor!
Asya tarafında ise, Çin`de açıklanan büyüme rakamlarının beklentilerin altında kalması, Tayvan nedeniyle ABD-Çin gerginliğin artması, küresel ekonomiler için risk oluşturmaya devam ediyor. Taşımacılık sektörü, Kovid-19 pandemisi nedeniyle yaşanan konteyner krizinin olumsuz etkilerini henüz aşmış değil. Çin’nin anlamsız tavrından dolayı uluslararası ticaret büyük bir sekteye uğradı.
Sonraki yazıda Türkiye ekonomisiyle devam edelim.
Kendimize ve kentimize vefa
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.