Mehmet Zeki Baykal: “Kale’de bir otel yapmayı düşünüyorum” - Kale Gündem - Haberler - Son Dakika Haberleri - Malatya Kale İlçesi
DOLAR

32,3456$% -0.05

EURO

34,9023% 0.29

STERLİN

40,7683£% 0.38

GRAM ALTIN

2.385,58%-0,45

ÇEYREK ALTIN

3.934,00%-0,55

BİTCOİN

1991477฿%5.09128

Akşam Vakti a 19:25
Malatya PARÇALI BULUTLU 18°
  • Adana
  • Adıyaman
  • Afyonkarahisar
  • Ağrı
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Çorum
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Gümüşhane
  • Hakkâri
  • Hatay
  • Isparta
  • Mersin
  • istanbul
  • izmir
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kırklareli
  • Kırşehir
  • Kocaeli
  • Konya
  • Kütahya
  • Malatya
  • Manisa
  • Kahramanmaraş
  • Mardin
  • Muğla
  • Muş
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Şanlıurfa
  • Uşak
  • Van
  • Yozgat
  • Zonguldak
  • Aksaray
  • Bayburt
  • Karaman
  • Kırıkkale
  • Batman
  • Şırnak
  • Bartın
  • Ardahan
  • Iğdır
  • Yalova
  • Karabük
  • Kilis
  • Osmaniye
  • Düzce
a

Mehmet Zeki Baykal: “Kale’de bir otel yapmayı düşünüyorum”

Baykallar Grup olarak 1973 yılından beri çalıştıklarını söyleyen Mehmet Zeki Baykal, “İzmir Yeşildere’de 2 yıla yakın işçi olarak fabrikada çalıştım” dedi.

Kale Gündem – Malatya’nın İzollu ilçesinde 1962 yılında dünyaya gelen Mehmet Zeki Baykal, ilkokulu İzollu’da okuyor. Babası Hacı Muzaffer Baykal’ın 1960 yılında İstanbul’a gelmesi akabinde 1970 yılında odabaşı olarak çalışmaya başlaması Zeki Baykal’a da İstanbul kapılarını aralıyor ve 1974 yılında İstanbul’a geliyor. İlkokul ve lise öğrenimini İstanbul’da tamamlayan Zeki Baykal, bu dönemlerde çeşitli işlerde çalışarak okuyor.

Zeki Baykal, Çarşıkapı Divan Ali Sokağı’nda odabaşı ve çay ocağı işletmemeye devam ettiği zamanları şu sözlerle anlattı;

“Baykallar Grup olarak çok şükür 1973 yılından beri aile olarak çalışmaktayız. Babam İstanbul’da hem çay ocağı hem de odabaşılık yaptı. Daha önce amcam Elâzığ Keban’da şoförlük yapıyordu. Sonra amcam geldi deri işine başladı. Tabi biz burada hem okuyorduk hem de amcamın yanında çalışıyordum. Ayakkabı kalıbı yapıyorduk, kalıpçıydık. O dönemlerde hem okuyup hem liseyi bitirip daha sonrada askere gittim. Askere gittikten sonrada üniversiteyi devam ettim. Dışarda iş psikolojisi üzerine üniversite bitirdim. Askere gittikten sonra ayakkabı işini bıraktım. Babamlarla beraber deri işine başladım.”

Mehmet - Zeki - Baykal - Esmanur - Kadak - Kalegundem com

“Hem Sultanahmet’te hem de Laleli’de turizm ciddi bir şekilde darbe aldı”

Fabrikanız nerede kurulmuştu?

İzmir’de Yeşildere’de o dönemde fabrikamız vardı. Orda deri nasıl işlenir, deri hangi şehre aittir, o deri ile neler yapılabilir gibi konularda bilgi sahibi olmaya başladık. Her şeyden önce İzmir Yeşildere’de 2 yıla yakın işçi olarak fabrikada çalıştım. Daha sonra o şirkete ortak oldum, yüzde 10’luk bir ortaklığım oldu. Babam, amcam ve yanımızda bir ortağımız daha vardı yüzde 60’ı babamla amcama aitti, yüzde 30’unu da başka bir arkadaş aldı. Daha sonra 1984 yılından o ortağımız ile ayrıldık ve fabrikayı ona bıraktık.

Aynı zamanda amcam tüccarlık yapıyordu. Başka fabrikalardan da deri alıp satıyordu. Biz o şartta fabrika kurduk, o dönemde kurduğumuz fabrika bile yeterli gelmiyordu ve yüzlerce fabrikadan deri alıp satıyorduk. Ciddi bir şekilde ihracat vardı. 1984, 1985 ve 1998 yılına kadar sektör çok iyiydi. Deri sektöründe Baykallar Grup ilk beşlerde olan bir firmaydı. Hâlâ Uşak’taki yerimiz duruyor. Şu anda organize değişti tabi, 1995 yılında Çorlu organize sanayi bölgesinde iki tane fabrika açtık.

Deri sektörü 1998, 2002 ve 2008 yıllarında olmak üzere seri bir şekilde darbeler aldı. O şarttaki fabrikamızı  kiraya verdik. Şu anda Çorlu’da organizede iki tane fabrikamız var. Bir tanesini geçen sene sattık. Çorlu’da bir fabrikamız aktif olarak çalışmaktadır. 2013 yılında da biz buraya geldik. Bu süreçte turizmde de iki tane otel kurduk. O dönemde tabi oteller iyi rövanştaydı. Daha sonra terör olayında Sultanahmet’te ve Saraçhane’de kayıplarımız, şehitlerimiz oldu. Tabi bu süreçte turizm bitti. Hem Sultanahmet’te hem de Laleli’de turizm ciddi bir şekilde darbe aldı. Örneğin 180 euroya satılan ürünler 20 eurolara düştü.

Comfort - Elite - Hotels - Kalegundem com

“Otelimizin ismi ne olabilir diye düşünürken ciddi listeler geldi”

Mehmet Zeki Bey, Comfort Elite diye bir marka oluşturuyorsunuz. Comfort Elite Hotels fikri nasıl ortaya çıktı? İlk açtığınız şube neresiydi?  İşletmenizin hikâyesini sizden dinlemek isteriz?

Şöyle ki bizim Beyazıt’ta iki tane iş hanımız vardı. İşhanlarında deri sektörü ve adliye vardı. Tabi adliye Sultanahmet’ten kalkınca işhanları boş kaldı. Binalar boş kalınca aile büyüklerimizle görüştüğümüzde otel yapalım mı, yapmayalım mı, yapabilir miyiz gibi konuşmalar geçti aramızda. Karşımızda oteller var, iş yapıyorlar. Bizimde yapmamamız mümkün değil. O binayı satsanızda para etmiyor. Artık otel olmasına karar verdik. Karar verdikten sonra müteahhitlerle anlaştık. Bu süreçte kendim bir fiil aktif olarak bütün otelleri yeniden projelendirip tadilatlarını yaparak güçlendirdik. Çok şükür bize öyle bir yetki verdiler ki ben de o görevi alıp hakkıyla yapmaya gayret ettim. Bu şekilde iki tane butik otel oluştu. Otelimizin ismi ne olabilir diye düşünürken ciddi listeler geldi. En son müdür arkadaşımızın önerisiyle ‘Comfort Elite Hotels’ isminde karar kıldık. Comfort Elite, bildiğiniz gibi en konforlu olması gereken aynı zamanda elit insanların geldiği kaldığı bir yer anlamına gelmekte. Burası iş insanlarının oturduğu, gelip kaldığı, ailesinin güvendiği bir yer. Misafirlerimizin ticaretlerini rahatlıkla yapabiliyorlar. Afrika ülkerinde olsun, Balkan ülkelerinde olsun, Avrupa’dan olsun, Asya ülkelerinden olsun ciddi müşterilerimiz geliyor.

Merve - Algül - Malatya - Kale - Kalegundem com

“Kendi ülkem varken neden yurt dışı?!”

Sizi otelcilik ve turizm alanına yönlendiren özel bir neden var mıydı? Neden dışarıda bir yatırım yapmadınız? Türkiye’nin sermayesinin yine Türkiye’ye kalması gerektiğini mi düşünüyorsunuz?

Kendi ülkem varken neden yurt dışı? Ben milliyetçi bir insanım kendi adıma söylüyorum, ülkemi çok seviyorum Türkiye’den daha güzel bir ülke yok. Her şeyden önce burada olan kültür dünyanın hiçbir yerinde yok. Maneviyat desen dünyanın hiçbir yerinde böyle maneviyat yok. Havası deseniz dünyanın hiçbir yerinde böyle bir hava yok. İstediğiniz havayı burada her türlü tenefüs edebiliyorsunuz, parayla satın alınamaz. Niye gideyim bir İspanya’ya niye gideyim bir Fransa’ya, Rusya’ya. Biz burada kazandık buraya yatırım yapacağız. Allah ömür verirse burada devam edeceğiz. Benim ülkem dururken başka bir ülke düşünmüyorum şahsen.

Zeki - Baykal - Malatya - Kalegundem com

“365 gün 12 ay 52 hafta çalışmak zorundasınız”

Bu süreçte eminim ki birçok irili ufaklı krizle karşı karşıya gelmişsinizdir. Peki o krizleri yönetirken nelere dikkat ettiniz ve bizimle unutamadığınız bir kriz anınızı ve bunu nasıl çözdüğünüzü anlatır mısınız?

Zihnimde 1994 hatıraları var. Tansu Çiller Başbakan iken ülkemiz ciddi bir kriz yaşadı. 5 Nisan kararlarında bizim sektörde büyük devalüasyonlar oldu. Doların 100 liradan 1000 liralara çıkması bizim sektörümüz bir anda kilitledi. O dönemlerde 6 ay iş yapamadık, kendim ithalat yapıyordum. Her yer ağzına kadar sektörümüzle ilgili mal doldu, alan yoktu. Alacaklarınızı tasfiye edemiyorsunuz ve benzeri iş yok, ihracat yapamıyorsunuz. Biliyorsunuz komünizm bitti, Rusya komünizmi yıkıldıktan sonra cumhuriyetler ortaya çıktı ve Ruslar Türkiye’ye gelmeye başladı. O zamanlar iklim çok soğuktu. Rusya’ya temmuz ayında gitmiştim ve tabii ki şu anda yaz olduğu için ceket veya gömlek ile gitmiştim. Rusya’da kürk, ceket ve palto almak zorunda kaldım, 30 sene önceden bahsediyorum. Allah öyle bir iş verdi ki mal yetiştirememeye başladık. Krizleri o şekilde atlattık bir kapı kapatan Allah bin tane kapı açar. Ciddi sorumluluklarınız var, çalışanlarınız var. Ürettiklerinizi satamıyorsunuz, imalat yapıyorsunuz ve benzeri imalat sektörü bu şekilde sıkıntı görüyor. Al sat yapanlar için sıkıntı yok. Fazla alıyorlar ve satıyor ama bizde öyle değil imalat yapmak zorundasınız, o çarkın dönmesi gerekiyor. 365 gün 12 ay 52 hafta çalışmak zorundasınız. Çalışmazsanız her sektörde olduğu gibi sektör çöküyor. Allah öyle bir iş verdi ondan sonra mal yetiştiremedik. İstediğimiz fiyatları koymaya başladık.

Otelcilik - Turizm - Kalegundem com

“Rusya bizi 5 sene geri götürdü”

5 yıl sonra şu sıkıntıyla karşılaştık. Biz kaliteden koptuk, Avrupa ile çalıştığımız dönemlerde Avrupa bizi kaliteye yönlendiriyordu. 3 aylık 6 aylık 9 aylık 1 yıllık işlerimiz vardı. Rusya bizi 5 sene geri götürdü. Bazı firma arkadaşlarımız ya da sektörde olan insanlar Rusları tercih etmeden Avrupayı tercih ettiler. Biz işin kolayına kaçtık. Günlük ürettiğimiz ürünleri çuvala koyup götürüyorlardı. Yani 5 yıl çalışıp servetine servet katanlar oldu, o servetleri bir anda silindi. Bir anda 1000 dolara satılan bir ceket 100 dolara düştü. Güçlü altyapısı olan firmalar ayakta durdu bizde onlardan birisiydik. Mesela 2015 yılında Rusya’da biliyorsunuz savaş uçağı düştü, Türkiye tarafından düşürüldü. Ciddi bir kriz yarattı. İnsanlar mallarını bıraktılar, mağazalarını bıraktılar. Biz o dönemde zarar ettik. Her sektör diyordu ki o uçak bizim sektörümüze düştü, deri sektörüne düştü. 2015 yılında Rusya bitti. Akabinde Ukrayna Rusya savaşı başladı.

Çok şükür bu krizleri atlattık, gayet iyi gidiyoruz. Şu an 250’ye yakın insan çalışıyor. Tabii ki asgari ücretliler var, ekonomik sıkıntılar var. Devletimiz bunu arttırıyor iyi güzel de, altta imalatçıya sormuyor. Biz bunu nasıl ödeyeceğiz, nasıl ödeyeceksiniz? İşçi çalıştıranlar için söylüyorum. Bunlar ciddi sıkıntılar getirdi. Günü geldi çalışanlarımız para almadılar. Çalışan arkadaşlarımızla beraber hem deri fabrikamızda olsun hem otellerimizde olsun hem de köyde çalışan arkadaşlarımız olsun birebir görüşerek, konuşarak, anlaşarak ailesinin mağdur olmayacağı şekilde kendisinin mağdur olmayacağı şekilde ücretlerini ödemeye gayret ediyoruz.

Esmanur - Kadak - Otelcilik - Röportaj - Kalegundem com

“Mesela, Kale’de bir otel yapmayı düşünüyorum”

Zeki Bey otelcilik alanında gelecek planlarınız nedir?

Otelcilikle ilgili otel zinciri kurmayı planlıyoruz. İnşallah Allah ömür verirse ülkemizde deprem savaş olmadığı sürece biz otel zincirini düşünüyoruz. Önümüzdeki süreçte bir otelimizi daha Fatih’te hayata geçirmeyi planlıyoruz. Türkiye’nin diğer illerinde bunu yapmak, turizm ile ilgili atamalı düşünüyorum.

Mesela, Kale’de bir otel yapmayı düşünüyorum. Kale gelişti ve gelişiyor. Malatya’mız nehri olan bir yer. Bizde Kale Turizm ve Otel İşletmeciliği Meslek Yüksekokulu var. Şimdi TOKİ’nin yaptığı yeni şehirleşme ile ilçemiz ciddi bir şekilde iyileşti. Kale’nin iyi bir otele ihtiyacı olduğunu düşünüyorum.

Kale - Otel - Yapmak - İstiyorum - Kalegundem com

“Malatya turizm ile ilgili hak ettiği yerde değil”

Turizmi bacasız fabrika olarak tanımlıyoruz ve Türkiye’de turist çeken bir ülke. Buradan yola çıkarak size şunu sormak istiyorum, Malatya turizm açısından hakkettiği yerde mi? Sizce bölgedeki turizm sektörünü canlandırmak için neler yapabiliriz?

Malatya turizm ile ilgili hak ettiği yerde değil. Allah bir daha o felaketi vermesin, 6 Şubat depremi Malatya’ya ciddi bir şekilde zarar verdi. Hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah  rahmet eylesin, yaralılarımıza Allah şifalar versin. Malatya’mız yıkıldı ama Malatya’mızın zenginliği paha biçilmez. Güneydoğu ve Doğu Anadolu bölgesini turizme kazandırmak anlamında yurt içinde yurt dışında insanları o tarafa yönlendirmek gerek.

Malatya’mıza tarih bakımından baktığımız zaman tek kurtuluşu olmayan illerden birisi. Her ilde bir kurtuluş var, kurtuluş dönemlerini kutladılar. Bizim Malatya’mızda öyle bir şey yok. Şehirleşme anlamında ve turizm anlamında ve kültürel anlamda baktığınız taktirde inanç turizmi anlamında Malatya’mızın gerçekten çok kıymetli varlıkları olan değerleri var. İnşallah belediyemiz, valiliğimiz, devletimiz büyük bir katkı sağlar tekrar kazandırılır. Hem kültür turizmi hem kongre turizmi olarak baktığımız zaman da otel sayımız elverişli değil. Daha çok otelin olması gerektiğine inanıyorum. Belediyenin bir butik oteli vardı, başka bir şey göremedim. Eski Malatya’nın bir değeri var. Arapgir’in bir güzelliği var. Yani 13 tane ilçemizin her birisinin ayrı bir güzelliği var. Arguvan’da türkü festivali yapılıyor. Doğrusu Arguvan bizim için çok önemli orası türkü fabrikası. Türküler bizi anlatıyor, bizim gelenek ve göreneklerimizi anlatıyor, bizim gerçek hayatımızı anlatıyor. Malatyalı yetkililerimizin ve derneklerimizin daha çok çalışması lazım. İş insanlarımızın da daha çok çalışması gerekiyor. Devletin teşvik ettiği takdirde eminim ki yatırımcılarımız oraya kesinlikle yatırım yapabilirler. Turizm bununla kazandırılır.

Otel - Malatya - Kale - Baykallar - Grup - Kalegundem com

“Uluslararası gastronomi sempozyum planlamıştık”

Şehrinizde oturmuş bir yemek kültürü var. Malatya mutfağı turizm sektörü için alternatif olabilir mi?

Şimdi biz bu yıl gastronomi ile ilgili Malatya’da sempozyum yapacaktık. Her ilin kendine göre gastronomi olarak güzelliği var. Urfa’nın, Gaziantep’in, Diyarbakır’ın Mardin’in Güneydoğu Anadolu bölgesinin ayrı bir yemek kültürü var. Örneğin bir kayısıya baktığınız taktirde yüz çeşide yakın bir ürün üretilebiliyor. Reçelinden, hoşafından ürün üretilebiliyor. Çocukluğumuzda bildiğimiz bulgurdan 100 çeşit yemek var. Asma sarması örneğin baktığınız taktirde en güzel kültür yemeklerinden bir tanesi.

Motif Vakfı’nın uluslararası yapacağı bir sempozyum vardı. Motif Vakfı yönetim kurulu olarak depremden öncesi giderek üniversite rektörü Ahmet Bey ile görüştük. Uluslararası gastronomi sempozyum planlamıştık ama nasip olamadı. Bunu yapmayacağımız anlamına gelmesin. İnşallah 2024 yılında Malatya toparlanmış olur. Gastronomi ile ilgili bilimsel anlamda canlandırmamız gerekiyor. Basında gündeme getirmemiz gerekiyor. Motif Vakfı olarak 2022 yılında Hatay’da Mustafa Kemal Üniversitesi’nde gastronomi festivali yaptık. Orada yemek kültürü çok güzel. Antakya Belediyesinin büyük bir tırı vardı. Gelen hocalarımız ve katılımcılar uygulamalı yemek yaptılar. Malatya’mızda da biz böyle bir şey istiyoruz. Gerçek anlamda böyle gastronomi ile ilgili bir etkinlik yapmamız gerekiyor. Bu işe adaydım. Malatya’mızda buna hazır.

“Motif Vakfının üç tane halk oyununda dünya birinciliği var”

Sanat ile yakından ilgili olduğunuzu biliyorum. Motif Vakfı Yönetim Kurulu Başkanısınız aynı zamanda. Her yıl “Uluslararası Halkbilim Sempozyumları” yapıyorsunuz, bu yılda  “Türk Aşıklar Geleneği ve Aşık Veysel Sempozyumu” yapacaksınız.  Bu merakınız nereden geliyor?

Bizde iki tane kurum var. 1988 yılında Motif Halk Eğitim ve Öğretim Derneği kuruldu. 2000 yılında da Motif Vakfı olarak hizmet vermeye başladık. Aynı zamanda dernek bizim altyapımızı oluşturuyor. Nedir altyapısı derkseniz; el sanatları ile ilgili olsun, bağlama ile ilgili olsun, halk tiyatrosu ile ilgili çalışmalar yaparız. Mesela uluslararası sempozyumlarda bizde üç aktivite var. Bu sene Sivas Cumhuriyet Üniversitesinde gerçekleştiriyoruz. Aşık Veysel olarak sempozyumumuz var. Bizim her sempozyum başına bir profesör hocamız var. Bizim yönetim kurulumuzda da 14 tane profesör var. Türkiye’de en iyilerinden birisiyiz diyoruz, hizmet anlamında da halk bilimi alanında da. Motif Dergisi hakemli bir dergi, üç ayda bir çıkıyor. Doçent, profesör olanların makaleleri dergimizdeki hakemlerden geçiyor. İlgili makaleler bazen üç bazen altı hakemden geçiyor. Altı aydır makaleleri için bekleyen insanlar olduğunu biliyorum. Ücretli bir dergi. Değişik üniversitelerden arkadaşlarımızda dijital medyamızı yönetiyorlar.

Motif Vakfının üç tane halk oyununda dünya birinciliği var. Biz Motif Vakfı olarak bilimsel, uygulamalı ve sosyal olarak eğitim veriyoruz. Biz her sene değişik üniversitelerle böyle uluslararası faaliyetler yapıyoruz. 2008 yılında oynamaya başladım uzun süre halk oyunlarında hakemlikte yaptım. Bu konuda biraz bilgim var, ilgim de var. Aktif olarak devam ediyorum çünkü sevdiğim bir alan. Nasıl birileri futbolu çok sever, birisi voleybolu, birisi basketbolu, birisi tenisi, birisi yüzmeyi, birisi güreşi, karateyi sever ben de halk oyunlarını seviyorum. Birde halk müziğini de seviyorum. Diğer yandan halk müziğinde müzisyenlik yaptım. Şimdi onunla ilgili çalışmalar düzenliyoruz. Mesela Erzurum Kış Oyunları bizim federasyonumuz adınaydı.

Herkes - Kendi - Köyüne - Gitmeli - Kalegundem com

“Herkes kendi köyüne gitmeli”

Malatya’yı ve Kale’yi sık sık ziyaret eder misiniz?

Babam orada çiftçiydi. Babam rahmetli olduktan sonra bize görev düştü. Kayısı bahçeleri bizim kendimizin ve aileden kalan çalışanlarımız var. Hem onları kontrol etmek anlamında gidiyorum hem oralar boş kalmasın diye. İlçemizin önde gelen insanlarını ziyaret eder hâl hatırlarını sorarlar geri dönerim. Yani sonuçta Malatya’mızı ziyaret ederiz. Herkes kendi köyüne gitmelidir, ilçesine gitmelidir. İstanbul’un dört duvar arasında kalmanın bir anlamı yok. Evet ekmeğimiz burada olabilir, burada kazanabiliriz ama biz oraya da gitmeliyiz. Manzara müthiş, hava müthiş herkesi Malatya’ya davet ediyorum. Gezsinler, görsünler götürelim gençlerimizi.

Kimse gitmek istemiyor, biz aileleri olarak belki bunu anlatamıyoruz. Her aile çocuklarını muhakkak ki doğduğu yere götürmeli. Hayatın gerçeklerini anlatmalı göstermeli. Anne babasının ne zorluklar çektiğini yerinde görmeli,  nasıl bir yaşam sürdüklerini görmeli, örf adetlerini gelenek göreneklerini öğrenmeli, büyüğünü küçüğünü bilmeli. Burada ne saygı kalmış, ne büyüklük kalmış, ne küçüklük. Bizde hürmet var, hizmet var, bir misafir geldiği taktirde evde ne varsa misafire önüne koymaya çalışırız. Burada insanlar misafire sırtını çeviriyor böyle bir şey olabilir mi? İnsanlar sohbeti özlemiş, sohbet edecek insan bulamıyorsunuz. Bu doğru değil, aile bu şekilde yok oluyor. Onların yok olmaması için işte bu örf adetlerimizin gelenek göreneklerimizi yaşatmalıyız. Gençler bunu muhakkak öğrenmeli.

“Sporu seçtim, halk oyunlarını seçtim”

İlçenize dair zihninizde yer edinen ve unutamadığınız anılarınız var mı?

Bizim dönemimizde yokluk vardı. Nedir yokluk? Su yoktu ilçemizde, elektrik yoktu, lamba vardı. Okul kilometrelerce uzakta, araç yoktu. Biz bunları hepsini yaşadık. Şu andaki teknoloji yoktu, harman zamanı oldu. Bütün samanları bir yere toplar rahmetli dedem beni oturttururdu. Hiç unutmuyorum kafama bir tane şapka gibi bir şey bağlarlardı. Çocukluğum köyde geçti. Ben 10 yaşlarında iken kilometrelerce su getirmeye gidiyordum. Şimdiki çocuklar buradan bakkala giderken babası annesi bakıyor. Bizim gençliğimiz ve çocukluğumuz çalışarak geçti. İyi ki çalıştırmışlar diyorum, Allah razı olsun dedemden, babaannemden, anneannemden, babamdan, annemden. Eğer ki çalışmamış olsaydık bizler de aylak olurduk. İstanbul’a geldiğimde herkes Kale’ye gidiyordu. Kaleliler oradan gelirken buraya haber ulaştırılırdı. Kocaman insanlar kahvede oturuyordu. Bunlar niye böyle yapıyor diye soruyordum. Sonra bir daha onların içine gelmedim. Neyi seçtim? Sporu seçtim, halk oyunlarını seçtim.

Para kazanmak için berberlik yaptım. Rahmetli dedemin bir makinası vardı. 8 yaşındaydım, o zaman kuruşlar vardı. 5 kuruş kazanıyor ve o parayla da soyulmuş meyve alıyorduk. Ne tatlıydı, dünyanın en güzel yemeği oydu. Şimdi öyle bir tat yok. Yani biz bunların kıymetini değerini bilmeliyiz, ülkemiz güzel bir ülke, ilimiz güzel bir il, ilçemiz güzel bir ilçe, Malatya’mız güzel, Türkiye’miz güzel, İstanbul güzel. O yüzden biz çalışmalıyız, boş gezmemeliyiz, üretmeliyiz. Hem üretirsek tüketiriz de. Daha güzel bir şekilde ülkemize, milletimize, devletimize, vatanımıza katkı sağlamış oluruz.

Son olarak Kale Gündem gazetesi hakkında ne düşünüyorsunuz?

Bizleri bu şekilde gündeme aldığınız için teşekkür ederiz. Kale Gündem gazetesinin olması ilçenin insanların sorunlarını dile getirmesi, dertlerini dile getirmesi çok önemli. O yüzden bunun için özellikle İbrahim Bey’e ve ona katkı sağlayan ekibine, teşekkür ediyorum.

Bizi izleyenlere şunu söylemek istiyorum. Bizler çok çalışmak durumundayız, üretmeliyiz. Çocuklarımıza sahip çıkmalıyız. Üniversite gençliği çok önemlidir. Üniversite gençliğine biz sahip çıkmazsak başkaları sahip çıkmayacak. Yarın öbür gün keşke dememeliyiz. Herkes kendi çocuğuna ve bu ülkemizin çocuklarına sahip çıkarsa ülkemiz dünyanın bir numaralı ülkesi olacaktır.

Röportaj: Esmanur Kadak/Merve Algül

YORUMLAR

s

En az 10 karakter gerekli

Gönderdiğiniz yorum moderasyon ekibi tarafından incelendikten sonra yayınlanacaktır.

Sıradaki haber:

Melissa Vargas’tan takım arkadaşlarına kayısı ikramı

HIZLI YORUM YAP

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.