36,2388$% 0.35
38,0197€% 0.32
45,6053£% 0.35
3.360,93%-1,10
5.564,00%-0,71
3521236฿%-0.34229
Öğretmenlik, eğitim ve öğretim ile bununla ilgili yönetim görevlerini üzerine alan özel bir ihtisas mesleğidir. (7354 SK.)
Öğretmenlik, kendi tabirimle ‘İnsan Mühendisliği’dir. Öğretmenler; eğitim-öğretime okul öncesi eğitim kademesi ile başlayan çocuğu, Türk Milli Eğitim Sisteminin genel ve özel hedefleri doğrultusunda hayata en iyi bir şekilde hazırlar, onlara rol model olurlar.
Üniversite tahsilini tamamladıktan sonra öğretmenlik mesleğine adım atmak, bir öğretmen adayının hayattaki en büyük arzularından biridir. Çünkü; bu uğurda yıllarca verdiği emekle, çağın gerektirdiği bilgi ve becerilerle kendisini donatmıştır. Bir öğretmenin öğretmenlik mesleğini ifa ederek, sahip olduğu bilgi ve becerileri yetiştireceği öğrencilerine aktarma duygusunun tanımlamasına kelimeler kifayetsiz kalır, bu duygunun tarifi çok zordur. Bu hisleri yaşayan, çalışma hayatında 18. yılına girmiş bir öğretmen olarak, ilk görev yerim olan Bingöl-Sudüğünü (Şirnan) köyünde yaklaşık 2 buçuk sene yaşadığım hatıralar halen hafızamda dünkü tazeliğiyle yerini korumaktadır.
Eğitim Fakültesinden mezun olmamın akabinde KPSS’de başarılı olduktan sonra 23 yaşındayken atamamın yapılarak öğretmenlik mesleğime başladığım Bingöl-Sudüğünü köyü, Bingöl şehir merkezine yaklaşık 33 kilometre uzaklıkta olan, burada çalıştığım yıllarda toplu ulaşımın köy minibüsünün sabah şehir merkezine gidip, öğlenden sonra saat 15.30 sularında köye geri dönmesi suretiyle yapılırdı. Hafta sonları temel ihtiyaçlarımızı karşılamak için Bingöl şehir merkezine giderdik. Köyün yüksek rakımının olması nedeniyle köye yolculuk esnasında adeta bulutların üzerinden gidiyorduk. Yine yüksek rakımından dolayı kışın yoğun kar yağışı ve yaşanan tipi ile tek katlı olan okulun, pencerelerinden dışarıyı bile göremezdik. Köyde internet altyapısı bu dönemde olmadığından sadece cep telefonlarımız ile uzaktaki ailemiz, sevdiklerimizle iletişim kurabiliyorduk. Okul binasının hemen yanında okula ait lojmanda beş öğretmen arkadaşla kalıyorduk. Lojmanın genişçe bir salonu vardı ve salonun ortasında yılın 12 ayı boyunca yerinde sabit kalan kovalı bir sobamız…
Hiç unutmam, 2007 yılı yarıyıl tatili dönüşü saat 15.30’da köye hareket eden köy minibüsündeydim. Şehir merkezinden uzaklaşıp, köy yoluna giriş yaptıktan birkaç kilometre yoğun kar yağışı ve tipi nedeniyle yolda mahsur kaldık. Ayaklarım ıslak, dışarıda dondurucu soğuk vardı. Şoför Ahmet Ağabey, minibüsün radyatörünü son kademeye getirip, ön koltuğa oturmamı istedi ve bu şekilde ıslak çoraplarımı, ayaklarımı kurutabildim. O gün donma tehlikesi atlattım. Kar küreme aracı önümüzde, biz de arkasından onu takip ederek bir gün önce saat 15.30’da başlayan yolculuğumuz ertesi gün sabah saat 05.30 olunca yaklaşık 14 saat sonra sona erdi. Hayatımda hiç unutamayacağım, maceralı bir yolculuk olmuştu.
Kışın hava sıcaklığının sıfırın altında -20’lere ulaştığı zamanlarda maalesef sularımız donardı. Temizlik, yemek gibi ihtiyaçlarımız için okul lojmanına yaklaşık 500 metre mesafede olan, sürekli akan ve donmayan köy çeşmesinden 20-25 kilogramlık su bidonlarını doldurup, yağan karın üzerinden bin bir güçlükle el arabası ile taşıyıp su ihtiyacımızı giderirdik. Bu yaşadıklarım bende asla olumsuz duygular oluşturmamış, aksine görev yaptığım süreç içerisinde yaşantıma renk katmıştır.
Köy ahalisi de sağ olsunlar cana yakın insanlardı. Kulakları çınlasın. Sıddık amca okul çıkışı okul bahçesine gelir, koluma girer, “Muallim akşama yemeğe bizdesiniz” diyerek, akşam yemeklerine davetlerini de hiç unutamam. Allah selamet versin, kendisine. Yine öğrencilerin, “Örtmenim torak (çökelek), nan (ekmek) getirem mi?” demelerini asla unutmam, unutamam… O çocuklar masum, safiyane duyguları olan eğitime muhtaç çocuklardı.
Halen köy öğretmeniyim. İlk günkü aynı heyecanla….
Son olarak, genelde bazı kesimlerin aklında kalıplaşmış bir düşünce olan “köy okulları göz ardı ediliyor” düşüncesi asla doğru bir yargı değildir. Mevcut durumda köy okullarının gerek donatımı olsun, gerekse teknolojik araç-gereçleri olsun şehir merkezindeki okullarla benzer teknoloji ve donatım malzemelerine sahiptir. Nüfusun az veya dağınık olduğu yerlerde köyler gruplaştırılıp, taşımalı eğitim marifetiyle de çağ nüfusunda olan öğrencilerin eğitime erişimi ücretsiz olarak bakanlığımızca sağlanmaktadır.
Saygılarımla…
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir. Kale Gündem Gazetesi’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
Bir Bellek Mekân “Acı Hikâyeler Müzesi” Ulucanlar Cezaevi