36,2326$% -0.01
38,1129€% 0.19
45,6931£% 0.11
3.366,17%0,18
5.607,00%-0,37
3488020฿%-1.32941
Geçenlerde yabancı bir internet sayfasında bir araştırma raporunda gördüklerim dikkatimi çekti. Araştırma raporu OECD’nin (Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü) yaklaşık on ülkede yaptığı çalışmada elde ettiği bulgularda, en mutlu ülkelerin daha güçlü sosyal bağlar, daha iyi yönetilen ortak alanlar ve güçlü bir topluluk duygusu inşa eden ülkeler olduğunu ortaya koyuyor. Araştırma kapsamında ekonomik seviyesi yüksek olan İsviçre’de insanların % 96’sının herhangi bir sıkıntılı durumda güvenebilecekleri en az 20 kişiyi tanıdıklarını söylüyor.
OECD’nin “Daha İyi Yaşam Endeksi”ne göre İzlanda, ekonomik açıdan üst seviyelerde olmanın yanı sıra sosyal bağlantılar, sivil katılımın en üst seviyede olduğu bir başka örnek olarak karşımıza çıkmaktadır.
Norveç, güçlü sivil katılım, iyi sosyal bağlantılar, çevresel kalite, barınma konusunda belirli bir ilerleme sağlamış örnek ülkeler arasında. Buna benzer on ülkeyi de sıralama imkânım var lakin esas mesele kronolojik sıralama ile birtakım matematiksel reklamlar ortaya koymak değil. Burada OECD’nin mutluluk kriteri olarak sadece ekonomik kalkınma daha basit ifade ile hane halkının ortalama gelir seviyesindeki yüksek rakamlar değil. Sosyalleşmenin, kültürlenmenin, inanmanın, güvenmenin, birlik ve beraberlik içerisinde olmanın, sivil toplum kuruluşlarında daha çok yer almanın toplumların sosyalitesine, mutluluğuna kapı araladığını söylüyor. Yani bizim son zamanlarda medyada ve çeşitli platformlarda en çok aşağıladıklarımızdan bahsediyor… Geleneksel yaşam biçimimiz içerisinde çok kadim bir geçmişi olan vakıf medeniyetimizin, sivil toplum medeniyetimizin, akrabalık bağlarımızın vb. sosyal ilişkilerimizin birileri tarafından aşağılanmasına göz yumarak sosyalleşme alanlarımızın daraltılmasına rıza gösteriyoruz. Bazı ülkelerin faydasını bizlerden çok sonra keşfedip dört elle sarıldıklarına biz sırtımızı dönüyoruz. Şanlı ve zaferlerle dolu tarihimizi yüzyıl öncesine dayandırarak uluslararası arenada Amerika gibi az önce keşfedilmiş bir ülke gibi olmaya can atıyoruz, üç kuruş daha fazla zengin olmak adına. Köklerimizden, geçmişimizden, geleneklerimizden vazgeçip Batının bize empoze ettiği lakin kendisinin şiddetle kaçındığı bir takım yapay ve gündelik şeylerden mutluluk arıyoruz… Batı tarafından hiç olmazsa bir Avrupalının üçte biri kadar muamele görmek için olmak gösterdiğimiz çabayı insanlığa giden medeniyet yolunun kendi coğrafyamızdan geçtiğini görmeyecek veya görmek istemeyecek kadar bir zihin fukaralığında debelenip duruyoruz. Daha fazla özgürlük, daha fazla serbestiyet vb. içi boşatılmış kavramlar ile kitleler içinde bir başına bırakıldığımız bu zaman diliminde mutlu olacağımızı zannediyoruz
OECD ne diyor peki?
Dünyadaki en mutlu ülkelerin daha güçlü sosyal bağlar, daha iyi yönetilen ortak alanlar ve güçlü bir topluluk duygusu inşa eden ülkeler olduğunu söylüyor…
Dikkatinize saygıyla…
Bizi ne mutlu eder ki?