Bildiğim en güzel iş millete faydalı olmak

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Kale Gündem’in bu haftaki konuğu Mehmet Aksoy 

1.Sizi tanıyabilir miyiz? Mehmet AKSOY kimdir?

Malatya`nın Kale ilçesinde 1972 yılının ocak ayında dünyaya geldim. Beş kardeşli bir ailenin ikinci çocuğuyum. Rahmetli dedemin dizinin dibinde büyüdüm. Dedem Zeki AKSOY çevresinde sayılan ve sözü dinlenen bir kişiliğe sahip olduğu için. Çok misafir ağırlardı. Misafirlerin bütün sorunlarını çözmeye ve yol göstermeye çalışırdı. Liderlik özeliklerimi dedemin meclislerinde bulunduğum için yaşayarak öğrendim. Problemler karşısında asla geri adım atmam. Çözüm için mutlaka bir yol bulurum. Ailemizin elindeki imkanlardan azami şekilde faydalandım. Altı yaşında tek başına büyükbaş ve küçükbaş hayvan otlatan, ata binen, ve at ile uzun yolculuk yapan, on iki yaşında traktör kullanan, çift süren, araç kullanan bir genç oldum. Pirot köyünde bulunan tarlalarımıza bir yıl içinde defalarca gider ve ürün hasadı yapardık. Malatya seyahatlerimizi genellikle dedem ile yapar esnaf ziyaretlerinde davranışlarını takip ederdim. SÖZ VERMENİN SÖZÜN ÖNEMİNİ DEDEMİN yaşantısından öğrendim. Bağlıca ilkokulunda Tahir Dursun öğretmenin öğrencisi, ardından Nihat Dursun öğretmenimin öğrencisi oldum. Üçüncü sınıfta Gazi ilkokuluna geçiş yaptım. Eğitim ve öğretim hayatım boyunca İzollu ile hiç bağımı koparmadım. Ürüsnü deresindeki bütün su nöbetlerinde çaya ben giderdim. Kim olduğumu sorduklarında Zeki KADENİN torunu olduğumu söyleyince yaşlı amcalar bana hürmet ederlerdi. İzollu bulunan bütün düğünlere cenazelere mevlit merasimlerine rahmetli dedem ile katılırdım. İzollu`nun bütün köylülerini gezdim tanımadığım insan kalmadı.

2.Harran Üniversitesi Ziraat Fakültesinden ziraat mühendisi olarak mezun olmuşsunuz, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi P.D.R. eğitimi almışsınız, İstanbul Aydın Üniversitesi Mimarlık ve Mühendislik Fakültesinde mimarlık yüksek lisansı yapmışsınız. Öz geçmişinize bakınca çok idealist biriyle karşılaştım! Eğitim hayatınızdan biraz bahseder misiniz?

Ülkemiz için üretmenin kutsal olduğuna inanıyorum. Çalışmadan üretmeden ülkemizin ileriye gitmeyeceğini biliyorum. İlkokul 3.sınıfa kadar bağlıca köyü ilkokulu geriye kalan kısmı gazi ilkokulunda, orta okulu Atatürk orta okulunda, lise hayatımın bir kısmını Malatya, bir kısmını İstanbul`da tamamladım. İstanbul`da tekstil işleri yapan amcamın yanında çalıştım. Kumaş satışı ve muhasebe işlerini yürüttüm. Üniversite sınavına girdiğimde ziraat fakültesini altıncı tercih olarak yazdım. İlk tercihlerimin hepsi tıp fakültesiydi. Ziraat fakültesine gidince hiç zorlanmadan okulu 2.olarak bitirdim. Ziraat fakültesinde işlediğimiz bütün dersleri köyümüzde uygulamalı olarak işlemiştik. Meyvecilik, sebzecilik, tahıllar, hayvancılık yaptığımız işlerdi. Okul  bitince Malatya`ya  geçici dönüş yaptım. İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi P.D.R. bölümünde eğitim aldım. Bütün gençlerin bu eğitimi almasını isterim. Meslek   hayatımın dönüm noktası Halkalı ziraat okuluna tayin olmam ile başladı. Mehmet Akif Ersoy okulunda 24 yaşında genç bir ziraatçı olarak öğrencilere dersler verdim. Burada   tanıştığım Konyalı Mustafa Koparan(60 yaşındaydı) her sabah 7.30`da elimden tutarak bütün süs bitkileri alanını gezdirir ve Latinceleri ile bitkinin fizyolojik ihtiyaçlarını sorar, sonra çay ısmarlatırdı. Bir yıl boyunca yeni bir alanda uzman olmuştum. Bakanlık süs bitkileri konusu olunca beni arar fikrimi sorardı. Halkalı ziraat mektebinde çalışırken İstanbul`da özel üniversite kurulmaya başlamıştı. Üniversitelerin uygulama alanları olmadığından bazı üniversiteler bizim uygulama alanlarımızı kullanmaya başladı. Üniversite yöneticileri bizim çalışma şeklimizi beğenmiş olmalı ki bizim ders vermemizi istediler. Daha sonra bakanlık inspektörü olarak çalıştım. Ülkemizin bütün ithal ve ihraç kalemlerini burada gördüm. Ülkemizin   içinde üretebileceğimiz yüzlerce kalem bitkinin ithal edildiğini fark ettim. Bakanlığımız ile iletişime geçerek ülkemizde yeni üretim alanları oluşmasını sağladım. İstanbul fatih belediyesinde park ve bahçeler müdürü olarak görev alınca. Mimarlığın önemli olduğunu ve estetiğe mimar gözü ile bakmam gerektiğinin farkına vardım. Yüksek lisansımı yaptım ve bitirdim. Bilgi olmadan ülkeye hizmet mümkün olmaz. Saha  tecrübemizi bilgi ile buluşturduk. Fatih Belediyesi`nde 202 park yaparak rekor kırdık. Fatih camii, yeni camii projeleri ile imzamızı atmış olduk. Fındıkzade, Çukurbostan Parkı Avrupa Belediye Birliği tarafından 2.`lik ödülüne layık görüldü. Türkiye`de 1.`lik ödülüne layık görüldü. Benim inancımda çalışmadan hiçbir işin olmayacağı düsturu vardır.

3.Bürokrasinin çok farklı alanlarında görev yapmışsınız, tecrübelerinizi aktarır mısınız?

Ülkemizde bürokratik oligarşi var. Bürokrasi ülkenin önündeki en büyük engel. Ülkemizin   gelişmemesinin sebebi olarak görüyorum. Sistemi tıkayan işin olmasını engelleyen, işi bilmeyen idare eden idareciler var. Risk almadan iş yapmanız mümkün değil. Yönetici olmak gerekiyor. Vatandaşın hizmet almasının kutsal olduğu bilinci ile hareket etmemiz gerekiyor. Bürokrasi  toplanmaktan vatandaşa zaman ayıramıyor. Tecrübe zor kazanılan, kolay harcanabilen bir olgu. Yönetici ve lider olmanın şartlarını yerine getiremeyen arkadaşlarım makamlara talip olmasın.

4.Ülkemizin iklim şartlarından dolayı tarımda sulamada aksaklıklar olabilmektedir. Bu durum gıda üretimini olumsuz etkilemektedir. Projeleriniz var mıdır, çözüm önerileriniz nelerdir?

Sulama genel olarak, bitki gelişmesi için gerekli olan ancak, doğal yollarla karşılanamayan suyun toprağa verilmesi olarak tanımlanır.  Sulama yöntemi; Suyun toprağa veriliş biçimi olarak tanımlanır. Sulama sistemi; suyun kaynaktan alınması, sulanacak alana iletilmesi ve dağıtılması için gerekli yapıların bütünüdür.

Ülkemizde kullanılan sulama yöntemlerinin halen %80’i yüzey, %20’ si ise basınçlıdır. Yüzey sulama yöntemlerinde toplam sulama randımanı %30-40 aralığında iken, basınçlı sulama yöntemlerinde bu değer %90’lara kadar çıkabilmektedir. Açık kanal sistemlerinde su iletim randımanı %70, kapalı boru sistemlerinde ise %100 civarındadır.  Açık sulama şebekelerinde suyun fazla kullanılmasının başlıca nedenlerinden biri, şebekelerde buharlaşma ve sızma nedeniyle su kayıplarının çok yüksek olmasıdır. Bunun dışında suyun kontrollü olarak tarlalara verilememesi, şebekede oluşan kırılma, yıkılma gibi durumların kısa sürede tamirinin gerçekleştirilememesi, çevresel faktörler nedeniyle (otlanma, yağmur, çamur gibi) tıkanmaların kısa sürede temizlenememesi gibi nedenlerle açık sulama sistemlerinde su kaybı yüksek olmaktadır.  Açık sulama sistemlerinin ekonomik dezavantajlarının yanında birçok sosyokültürel dezavantajı da bulunmaktadır. Şebekenin kırılma ve tıkanma durumunda bu noktadan sonraki parsellere su iletilememesi ve şebekenin sonuna suyun daha geç ulaşması kullanıcılar arasında bireysel problemlerin çıkmasına da neden olmaktadır.

Hem dünyada hem de ülkemizde küresel ısınmanın getirdiği kuraklığın etkileri daha fazla hissedilmeye başlanmıştır. Yağışların düzensizliği ve su kısıtının yarattığı olumsuzlukların en aza indirilmesi için mevcut suyun tasarruflu kullanımı önem arz etmektedir. Bu doğrultuda açık (kanal ve kanaletler) sulama sistemleri yerine kapalı (boru) sulama sitemlerine, yüzey sulama yöntemleri yerine basınçlı sulama yöntemlerine geçiş, su hasadı yöntemlerinin yaygın olarak kullanılması yönündeki çalışmalarımız Bakanlığımız ilgili birimleri ile koordineli bir şekilde ve artarak devam etmektedir.

5.Malatya kayısısı bir dünya markasıdır. Birçok ülkeye ihracatı yapılmaktadır.  Kale`nin de temel geçim kaynaklarının başında kayısı gelmektedir. Kale`nin kayısıdan elde ettiği geliri yeterli buluyor musunuz? Bu konuda Kalelilere neler söylemek istersiniz?

Benim bitirme tezim kayısıcılık üzerineydi. Meyvecilik uzmanlık isteyen bir alan. Sanayisi  olmayan hiçbir sektör gelişemez. Kayısımızın sanayi ürünü olarak değerlendirilip, pazarlanması gerekiyor. İzollu Ovası ve Baskil kısmında Karakaya Baraj Gölü`ne kıyısı olan alanlarda kuru madde oranı ve lezzeti en yüksek olan kayısı meyvesi yetişiyor. Malatya çiftçisi en az kimyasal madde kullanarak en kaliteli ürünü hasat ediyor. Kayısıda erkenci çeşitleri kale ilçemizde denememiz gerekiyor. Bizim denemelerini yaptığımız ve ilkbahar geç donlarından etkilenmeyen bir çeşidimiz bahçemizde mevcut. KADA ismini verdiğimiz kayısı çeşidini üreticilerimizin denemesini istiyorum. İzollu  kayısı üretiminde yeterli payı almak istiyorsa, yerel yönetimin satış için pazar kurması gerekiyor.

6.Sayın Aksoy, aynı zamanda bir akademisyensiniz. Tarım ve Orman  Bakanlığı bünyesinde yaptığınız çalışmalarla ilgili süs bitkileri yetiştiriciliği konularında 2 kitabınız yayınlamış. Biraz bu konuyu detaylandırır mısınız?

Dünyada 80 milyar dolarlık bir sektör. Sektörden en çok payı %50 ile alan ülke Hollanda, ülkemizin bu ticaretten payı 60 milyon dolar. 2004 yılına kadar ülkemiz dış mekan süs bitkilerinde ve iç mekan süs bitkilerinde ithalat cennetiydi. 2004 yılında Tarım Bakanlığı ülkemizdeki üreticileri destekleyerek üretimi başlattı. Dış mekan süs bitkilerinde ülkemiz ihracatçı ülke durumuna geldi. Yine iç mekan sektöründe kesme çiçek, kesme gül ve bir çok yapraklı çeşitte net ihracatçı durumdayız. ülkemizin saksı yapan, üretim potları yapan sanayisi yeni geliştiği için sektör gelişmeye devam ediyor. Ülkemizdeki vatandaşların ekonomik gücü artıkça kültüre de yansıyor. Eski  zamanlarda ev ziyaretlerine veya hasta ziyaretlerine meyve alınarak gidilirdi. İç mekan ve kesme çiçek ile hediyeleşmek veya gönül almak bir kültür ve zenginlik belirtisi. Kitap konusuna gelince halkalı ziraat mektebinde iç mekan süs bitkileri bölümü derslerini benim vermem istenince bu konuda öğrencilerin faydalanacağı kaynak olmadığını gördüm. Bakanlığımıza  iki adet süsü bitkileri kitabını hazırlayarak öğrencilerimizin ve ülkemizin hizmetine sunduk. Bilgisayar yoktu. Daktilo ile yazımları ve resimlemeleri yapmıştık. Güzel işler zor şartlarda ortaya çıkıyor.

7.Sayın Aksoy, röportaja hazırlanırken yazılı ve görsel medyada hakkınızda biraz araştırma yaptım. Sosyal medya paylaşımlarınızdan anlaşıldığı gibi sürekli sahadasınız. Hem tarımda hem de hayvancılıkta üreticilerin beklentileri nelerdir? Sorunlarını dile getirdiklerinde en fazla hangi konuda talepte bulunuyorlar?

Benim hayat felsefemde bilgiyi tecrübeye aktarma doktrini var.  Sahada izi olanın masada sözü olur. Bilgi sizdeyse ve üretici bunu kullanamıyorsa bir anlamı olmuyor. Tarım ve orman bakanlığı saha bakanlığı, ülkemizde üreticiye en çok desteği veren, üretici ile iletişimi olması gereken bakanlık. Göreve başladığımda eğitimci olmanın ve konuların birçoğunda uzman olmanın verdiği rahatlıkla üreticimize ulaştım. Bizim bürokrasinin soğuk yüzü birçok problemi büyütüyor. Vatandaşın kurumlardan doğru bilgi alması için rahat bir şekilde yöneticilere ulaşması gerekiyor. Üreticimiz üretirken devletini yanında görmek istiyor. Üreticimiz mühendislerimizin, teknik personellerimizin, veteriner hekimlerimizi sahada görmek istiyor. Üreticimiz devlet desteklerinin çok olduğunu biliyor. Ancak başvuru sırasında dosyalardaki eksiklerden dolayı özellikle hibe desteklerinden faydalanamadığını belirtiyor. Kırklareli il tarım ve orman müdürlüğünde kendi odamı yanındaki odayı destekleme şubesine tahsis ettim. Gelen bütün üreticilerimiz önce beni görüyor. Emin bir şekilde dosyasını eksiksiz teslim ediyor. ÜRETİCİNİN HALİNDEN ÜRETEN ANLAR. KENDİM ÇİFTÇİ OLDUĞUMDAN OLAYA RASYONEL YAKLAŞABİLİYORUM.

8. Tarımda ve hayvancılıkta hibe destekleri verilmektedir ama üreticiler verilen miktarları yetersiz bulmaktadır. Rekabet edemeyecekleri nedeniyle üreticinin ithalattan şikayetçi olduğu zaman zaman kamuoyuna yansımaktadır. Verilen desteklerin yeterli olduğunu düşünüyor musunuz?

Üretimin her alanında Tarım ve Orman Bakanlığımızın destekleri bulunmaktadır. Bu desteklemeler büyükbaş ve küçükbaş hayvancılık, arıcılık, süt, yem bitkileri, gen kaynakları, ari işletmeler, aşı uygulaması, mazot, gübre, sertifikalı tohum, fark ödemesi, organik tarım, iyi tarım uygulamaları gibi başlıklarda ve alt kalemleri olmak üzere tarım ve hayvancılığın her alanında verilmektedir. Ayrıca %50 hibeli kırsal kalkınma desteklemeleri adı altında makine, alet-ekipman, gıda sanayi, tarım ve hayvancılık işletmelerinin tüm kurulum aşamaları dahil olmak üzere Tarım ve Orman Bakanlığımızın desteklemeleri sık aralıklarla yayımlanan etap projeleriyle çıkmaktadır. Üretim niyetinde her üreticimize İl Tarım ve Orman Müdürlüğümüzün kapıları sürekli açıktır. Artarak devam eden Devlet desteklerimiz yeterince her dönem yapılmakta ve üreticilerimizin hesaplarına doğrudan yatırılmaktadır.

Bakanlığımız politikaları gereği ithalat süreci azaltılmış ve Bakanımız Sayın Dr. Bekir PAKDEMİRLİ talimatlarıyla canlı hayvan ithalatının sonlandırılmıştır. Yapılan hayvan ithalatları sadece damızlık gebe hayvan ithalatlarıdır. Bunun amacı gen ıslahı yönünde verimli gen havuzu oluşturmaktır. Yapılan destekler sürekli artmakta ve üreticimizin istediği kalemlere göre dağıtılmaktadır.

9.Pandemi ile birlikte dünyada gıda sıkıntısı baş gösterdi. Ülkemiz, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle meydana gelen kuraklık tehdidiyle karşı karşıya kalmaktadır.  Hem pandemiden kaynaklı sorunlar hem de kuraklığın da etkisiyle gıda fiyatlarında artış yaşanmaktadır. Fiyat artışlarının düşürülmesi, varsa arz noktasında sıkıntıların giderilmesine yönelik bakanlığınızın yaptığı çalışmalar hakkında bilgi verir misiniz?

Sizin de belirttiğiniz üzere pandemi ile birlikte dünya genelinde küresel olarak gıda tedariğinde problemler oluşmuştur. Birçok dünya ülkesinde pandemi döneminde tüketicinin gıdaya oluşması çok zor oldu. Ancak Türkiye’de pandemi dönemi boyunca herhangi bir vatandaşımız hayvansal ve bitkisel ürün tedarik zincirinde sıkıntı yaşamamıştır. Tüm marketlerde vatandaşlarımız istediği her türlü gıdaya ulaşım imkanı sağlamıştır. Bu zinciri sağlayan başta Tarım ve Orman Bakanlığımız olmak üzere üzerine düşen emekleri veren tüm Üreticilerimize minnettarız. Pandemi kısıtlama zamanında sağlığını riske ederek sahada olan ÜRETİCİLERİMİZ ve bakanlığımızın çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Kırklareli İl Tarım ve Orman Müdürlüğü olarak Trakya gibi bereketli bir bölgede yer almamız kuraklığı bu bölgede bize hissettirmese de Anadolu’nun birçok yeri kuraklıkla mücadele etmektedir. Bizler de bölgesel olarak kuraklığı an be an takip edip suyun kıymetini daha çok anlatmaya çalışıyoruz. Bu kapsamda Bakanlığımıza sürekli bilgi akışları sağlayarak kapalı devre sulama sistemlerinin uygulanması gereken bölgeleri artırmaya çalışıyoruz. Yani daha az su ile daha verimli ürünler yetiştirme çabasını yineliyoruz.

Gıda tedarik zincirinde bazı fırsatçılar ister istemez ortaya çıkmaktadır. Bu fırsatçılara pay vermemek adına Bakanlığımızın geliştirmiş olduğu Dijital Tarım Pazarı (DİTAP) online platformu ile üretici ile tüketiciyi doğrudan buluşturmayı hedefliyoruz. Bu sayede tek sistem üzerinden tüm üreticilerimiz ürettikleri ürünleri önceden pazarlayabilecek, Bakanlık olarak üretim politikalarını daha verimli yönlendirebileceğiz. Bu çabaya ek olarak üretim seferberliği ilan edilmiş olup tüm potansiyelimizle üretime teşvik adına Tarım ve Orman Bakanlığı %50 hibe projeleri yapmaktadır. Gıda fiyatlarına karşı en etkili çözümün ÜRETİM olduğu bilinciyle yola devam ediyoruz.

10.“Yağmur Suyu Hasadı” projeniz oldukça ilgi çekici! Türkiye`nin birçok bilgesinde uygulanırsa çok ciddi fayda sağlayabilir. Uygulama ne aşamadadır?

Yağmur hasadı, kurak bölgelerdeki yağışlı mevsimlerde çeşitli yöntemlerle suyun yer altı ve yer üstü depolarda toplanmasıdır. Çok miktardaki yağmur suyunun biriktirilmesine barajlar ve sarnıçlar örnek olarak verilebilir. Ayrıca evde ve tarım alanlarında yağmur suyu hasadı başarılı bir şekilde uygulanabilmektedir. Günümüzde özellikle, önemli miktarlara ulaşan sulama suyu ihtiyacı için genellikle içilebilir şebeke sularının kullanılması, hem çevresel hem de ekonomik açıdan önemli bir kayıptır.

Su Hasat Yöntemleri artık günümüzde tercih edilmektedir. Bu yöntemler yağış sularını toprağa girmeden yüzeysel akış veya taşkın formunda toplamayı esas alır. Su hasadı yapıları, yetersiz yağış ve bu yağışın düzensiz dağılımı nedeniyle su eksikliğinin yaygın olduğu kurak ve yarı kurak alanlarda ürün alamama riskini düşürerek ve ürün artışını sağlayarak işlenebilir alanların üretkenliğini artırma potansiyeline sahiptirler.

Tarımsal su hasadı teknikleri, toprak erozyonu ve sedimantasyonu azaltma, toprakta suyun depolanması ve toprak üretkenliğinin artırılması aracı olarak uzun zamandır kullanılmaktadır. En önemli hedefi; tarımsal üretimde sürdürülebilir ve çevre dostu bir sistem ortaya koymaktır. Toprak erozyonu kontrolünün yanı sıra, kırsal ve kurak alanlara içme suyu ve tarımsal üretim için yeterli su sağlamaktadır. Başlıca üstünlükleri, basit, ucuz, yenilenebilir, etkili ve adapte edilebilir olmasıdır.

Dünya genelinde yaşanan küresel ısınma ve bunun sonucunda meydana gelen iklim değişikliği konusunda Ülke genelinde Bakanlığımız ilgili birimleri tarafından çalışmalar yürütülmekte olup, en kısa süre içerisinde su hasat yöntemleri yaygınlaştırılarak, olası kuraklık problemlerinin verim ve üretim üzerine olumsuz etkilerinin azaltılması amaçlanmaktadır

11.Zaman zaman “Tarladan Sofraya Gıda Güvenliği” denetimlerini yapıyorsunuz. Türkiye`de gıda güvenliği uluslararası standartlarda sağlanıyor mu? Denetimlerde karşılaştığınız olumsuzluklar var mıdır? Yani tüketici istediği her ürünü rahatlıkla tüketebilir mi?

Gıda güvenliği konusunda Tarım ve Orman Bakanlığımız çok hassas davranıyor. Bildiğiniz üzere 2010 yılında 5996 Sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanun’u çıkartıldı. Bu Kanun ile gıda alanında ‘’Tarladan Çatala’’ mottosuyla gıdanın geçtiği tüm aşamalarda kontrol sağlanıyor. Bunu Tarım ve Orman İl Müdürlükleri olarak sahada bizzat gerçekleştiriyoruz. Bünyemizde çalışan resmi ziraat mühendislerimiz tarlada, bahçede sağlıklı bitkisel üretimi takip ediyor, veteriner hekimlerimiz hayvanların sağlıklı ve refah düzeyi yüksek olarak yetiştirilmesini, hayvansal ürünlerin elde edilişinden sonraki aşamalarda ulusal kalıntı izleme programları ile laboratuvar tahlillerinin yapılmasını sağlıyor, gıda mühendislerimiz ise gıda işleme tesislerinde işin Tarım sanayi kısmını ve son tüketim noktalarında sıkı denetimlerle işi takip ederek gerekli numune alma işlemlerini gerçekleştiriyor. Kısaca sağlıklı gıda sağlıklı hayvansal ve bitkisel ürünlerden elde edilmesi gerektiğinden dolayı ‘’Tarladan Çatala’’ tüm aşamalarda işi takip ediyoruz.

Denetimlerin amacı olumsuzlukları tespit edip gerekli düzeltmeleri yapmaktır. Denetimlerde önceliğimiz rehberlik ve öğretici tavır yönünde olsa da halk sağlığını tehdit edecek en ufak bulguda yasal gereklilikleri derhal uyguluyoruz.

Bakanlığımızın diğer bir faaliyet alanı ise eğitim-yayım işleridir. Bu kapsamda kamu spotları olsun eğitici ve görsel tüm unsurların dağıtımı ve tüketicilere yönelik yaptığımız toplantılar olsun tüketicilerin de gıda alırken nelere dikkat etmesi gerektiğini anlatıyoruz. Ayrıca Bakanlığımızın ALO 174 Gıda İhbar Hattı ile 7/24 tüketici şikayetleri derhal değerlendirilmekte ve sonucu şikayet sahibine iletilmektedir.

12.Çeşitli vakıf ve derneklerde yönetim kurulu üyesi olarak yer almışsınız. Uzun bir süre de bir vakfın genel sekreterliğini yapmışsınız.  Buradan sözü İzollu Vakfı`na getirmek istiyorum. İzollu Vakfı ile ne zaman iletişime geçtiniz?

İzollu Vakfı benim için bir doktora   tezi oldu. Yıl 1996 Vedat abim(Toy) bizim kumaş sattığımız iş yerine gelip,” Mehmet Aksoy vakfa niye gelmiyorsun, pazartesi gelmezsen babanı arayıp şikayet edeceğim.”  dedi. Pazartesi toplantıya gittim. Bütün yönetimlerde görev aldım. Yüzlerce arkadaşımızı vakfa davet ettim. İlk dergiyi çıkaran ekibin içindeydim. Ömer Çetinkaya beni aratmıştı bir öğrenciye burs için ben imkanlarımız olursa verebileceğimizi söyledim. Sonra ziyaret ettik ve başkan oldu.

Mevcut durumda faaliyetlerine iştirak edebiliyor musunuz?

Vakfımızın ülkemizin en güzide vakfı olduğuna inanıyorum. Kırklareli`ne gelince toplantılara gelemiyorum. Ancak burs ve burs kaynakları bulmaya çalışarak destek oluyorum. Öğrencilerimizin büyüklerimizin HAYAT HİKAYELERİNİ dinlemelerini istiyorum. Standart bir hayatta asla göremeyeceğimiz çok değerli İzollu iş adamları, bilim dünyasının profesörleri, siyaset insanları vakfımızda konferanslar veriyor.

Vakıf tecrübelerinizden hareketle şunu da sormak istiyorum: Yeni Yönetim Kurulu`na ve Sayın Başkan Keklik`e önerileriniz olacak mı?

Değerli Kadir Keklik başkanıma, öğrencilerimize dokunmasını istiyorum. Çok toplanmak başarı değil. Faydalı ve sonuç alacak işleri yapmak gerekiyor. Mezun olan öğrencilerimize mutlaka iş hayatlarını nasıl kuracaklarını ve nasıl yol izleyeceklerini göstermemiz gerekiyor. Ülkemizde büyük bir eleman eksiği var. İŞ çok YAPACAK KİMSE YOK…

13. İş hayatından biraz uzaklaşalım! Mehmet AKSOY nasıl bir aile babasıdır? Kendinize, çocuklarınıza vakit ayırabiliyor musunuz? Aileden söz açılmışken Kale`ye en son ne zaman gittiniz? Bağınız devam ediyor mu?

Bu soru zor bir soru. Üç çocuğum var. İkisi üniversiteye, küçük olanı ilkokula gidiyor. Anneleri benim yükümü alıyor. BENİM BİLDİĞİM EN GÜZEL İŞ ÇALIŞARAK MİLLETİME VE AİLEME FAYDALI OLMAKTIR. İzollu`ya yılda en az bir defa giderim. Kayısı bahçelerimizin bakım işlerinde aileme yardımcı olurum. Aile büyüklerim İzollu`da olduğu için zaten gitmem gerekiyor. İzollu ile ilgili söyleyeceğim, yerel yöneticilerimizin ufukları çok dar. Bölge turizm merkezi olacak coğrafyaya sahip.

14.Dizi takip eder misiniz? Sinema ya da tiyatroya gidebiliyor musunuz? Mesela en son hangi filmi izlediniz ya da hangi kitabı bitirdiniz? Kısaca bahseder misiniz?

Dizi seyretmeyi sevmiyorum. Televizyonda bilim kurgu ve tarihi filmler olursa ve zamanım varsa seyrederim. Ben zaman fukarasıyım. Çağdaş bir derviş dünyası/ Ekin Işık- Nurettin Topçu kitaplarını okumaya çalışıyorum.

15. Sosyal medyayı, özellikle de Twitter`i çok aktif kullanıyorsunuz. Z kuşağı da bu mecraları oldukça yoğun kullanıyor. Gençlerle iletişiminiz nasıl? Anlaşabiliyor musunuz? Z kuşağına tavsiyeleriniz var mıdır?

Benim düşüncem Z kuşağı diye bir kuşak yok. Gençlerimiz ile orta yaş gruplarının iletişim eksikliği var. Ülkemizin gençleri çok iyi yetişiyor. Ülkemizin hızlı kalkınmasından dolayı bazı nimetlere bizden daha çabuk ulaştıkları için dünyaya farklı bakıyorlar. Eğitimci olmanın verdiği avantaj, gençlere ulaşmamı kolaylaştırıyor. Bizim zamanımızda böyleydi diye söze başlamıyorum. Ülkemizin üretime ve çalışan nesile ihtiyacı var. Gençlerin enerjisi, ihtiyarların tecrübesi ÜLKEMİZİ dünyada lider ÜLKE yapacaktır.

Sayın Aksoy, değerli vaktinizi ayırdınız. Bütün sorularımıza içtenlikle ve detaylı cevap verdiniz. Teşekkür ederiz.