34,9524$% 0.16
36,8070€% 0.5
44,3081£% 0.12
3.002,51%-0,11
4.930,00%-0,08
3503316฿%-0.40016
BDDK Başkan Yardımcısı Erhan Çetinkaya Kimdir? Kaç yaşındadır? Çetinkaya ne iş yapmaktadır?
1-Sizi tanıyabilir miyiz?
Malatya doğumluyum, küçüklük yıllarım, anne ve babamın öğretmenlik görevini yaptığı İzollu’nun Pirot köyünde geçirmiştir, aynı zamanda İzollu Üç değirmen köyündeniz. Üniversiteye kadar Malatya’da yaşadım ve üniversite eğitimi için Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği bölümünü okumak üzere Ankara’ya gittim. 2004 yılında mezun olduktan sonra 1 yıl özel sektörde Cybersoftadlı yazılım firmasında çalıştım, 2005 yılında ise BDDK’da çalışmaya başladım. 2012-2013 yılları arasında devletin bursuyla ABD’de Duke Üniversitesinde MBA (İşletme) yüksek lisansı yaptım. BDDK’da 12 yıl boyunca müfettiş olarak çalıştım ve 2015-2017 yılları arasında Risk Yönetimi Dairesi Başkanlığı görevini yürüttüm. 2017 yılında Vakıf Katılım Bankasına Genel Müdür Yardımcısı olarak geçtim, 3 yıl çalıştıktan sonra 2020 yılı başında tekrar BDDK’ya Başkan Yardımcısı olarak döndüm. Hala BDDK’da Başkan Yardımcısı olarak görev yapmaktayım. 2 çocuk babasıyım. Birçok akraba ve yakınım İzollu Vakfı yönetimi ve kurucuları arasında yer almaktadır.
2-Öğretmen bir aile de büyüdünüz. Hem bu faktör hem de Malatya kayısısının başarınıza katkısı nasıl oldu?
Anne ve babamın öğretmen olmasının eğitim hayatım ve tercihlerim üzerinde belirgin bir etkisi olduğunu sanmıyorum. Annem ve babam her zaman aldığım kararlarda benim yanımda durup bana yol göstermeye ve farklı olasılıkları da değerlendirdiğimden emin olmaya çalışmışlardır. Malatya’ya gelirsek, Malatya her zaman eğitim ortamı olarak verimli bir il olmuştur. Birçok başarılı öğrenci ve sonrasında da bir çok başarılı iş ve bilim insanını ülkemize kazandırmış güzide bir ilimizdir. Direkt olarak kayısı ile ilgili olmasa da, dünyanın hiçbir yerinde aynı lezzette yetişmeyen kayısımızı bize veren kıymetli toprağımızın, havamızın ve suyumuzun bunda etkili olduğunu düşünüyorum. Malatyalı zekidir ama daha da önemlisi çalışkandır. Dolayısıyla doğal etkenler kadar sosyal etkenlerin de Malatya’dan birçok önemli insanın yetişmesi üzerinde etkisi olduğu açıktır.
3- Anneniz yıllarca yeni adı Kale olan eski adıyla İzollu’da görev yaptı. Hatta PirotHöyüğü’nün olduğu Pirot köyünde mesai yaptı. İzollu size neyi çağrıştırıyor? Orayla ilgili hatıralarınız var mı?
Benim İzollu ile ilgili anılarım yaklaşık 40 yıl öncesine dayandığı için biraz hayal mayel ancak insanın içini ısıtan türden. Köy hayatının getirdiği sıcak sosyal doku ile kendini belli eden, köy ahalisinin birbirinin sadece komşusu değil, dostu, akrabası ve her türlü paydaşı olduğu, insanların birbiriyle neredeyse her şeyini paylaştığı daha komünal bir yaşam türü. Doğanın getirdiği zor şartlarla insanların beraberce mücadele edip, Rabbinin doğa eliyle verdiği nimetleri ise hiç çekinmeden, sakınmadan birbiriyle paylaştığı geniş bir aile yaşamı. Daha sonraki yıllarda bu toprakları ziyaret ettiğimde tabi ki maalesef bazı toprakların ve anıların baraj gölü altında kaldığını gördüm ancak sosyal dokunun eskisi gibi korunduğunu görmek beni mutlu etti.
4-Genç girişimcilere tavsiyeleriniz var mı?
Genç girişimcilerimize, Malatyalı girişimcileri takip etmelerinin kendilerine çok önemli hayat dersleri vereceğini söylemek isterim. Malatyamızdan, yurtdışındaki üniversitelerde rektör olacak kadar iyi akademisyen, sanat dünyasında öncülük yapacak kadar iyi sanatçı, Silikon Vadisinde şirket kuracak kadar iyi teknoloji girişimcisi, İstanbul piyasasında önemli yerler alan, tekstilci, sanayici, iş adamları çıktığını ve bu insanların tamamen kendi çabalarıyla sıfırdan gelerek, sebat ederek ancak 10 yıl gibi kısa sayılabilecek sürelerde bu noktalara geldiğini ifade etmek gerekir. Bu insanlarımızın hikayeleri son derece değerlidir. Yabancı gazeteci ve araştırmacılar bu insanlarımızın hikayelerini belgeselleştirirken, kitaplaştırırken bizlere de bunları öğrenmek ve hatta göz ardı edilmiş ama başarıları ortada olan başarılı insanlarımızı araştırıp, bulup, onların hikayelerini kendimiz gözlemlemek düşmektedir.
5- Malatya için bir hayaliniz var mı?
Malatyamızın sürekli şekilde dışarıya göç verdiğini görmek beni üzmektedir. Kimi iş insanlarımız her ne kadar köklerinin olduğu bu kadim şehri unutmayıp, bir ellerini bir ayaklarını Malatyamızda tutsa da, bundan daha fazlasına ihtiyacımız bulunmaktadır. Son yıllarda turistik anlamda birçok gelişmeler olmuş olsa da ekonomik olarak Malatya’nın ihracatçı bir şehir haline dönmesi gerekmektedir. Sadece kayısı değil, katma değerli ürünlerin ve hizmetlerin üretilip dünya sahnesinde rekabet edebilir bir seviyede piyasaya sürülmesi gerekmektedir. Nitekim şehirdışındaki insanlarımız dünya klasmanında mal ve hizmet üretmektedirler. Zannediyorum bunun da yolu sadece mikro milliyetçi davranarak değil Malatyamızı bir bütün olarak görüp, şehrin kalkınması için Malatya dışındakiler dahil tüm insanlarımızı seferber etmekten geçmektedir.
6-Pandemi döneminde Bankaların aktif kalitesinin yükseltilmesi, kredi sisteminin etkin çalışması ve vatandaş ile iş dünyasının salgın koşullarından normale geçiş döneminde finansmana erişimi sağlamak adına neler yaptınız?
Pandemi dönemini ülkemiz genel olarak iyi bir sınav vererek geçirmiştir. Gerekli iş gücü dönüşümleri kısmen de olsa sağlanabilmiş, dönüşümlerin olamadığı alanlarda devletimiz Kredi Garanti Fonu mekanizması ile esnaf ve halkımızı desteklemiş ve ekonomik büyüme pozitif olarak sağlanabilmiştir. Bu dönemde sağlanan finansmanların takibini yakın şekilde yaptığımız için, gönül rahatlığıyla bu kredilerin geri ödenmesinde bir sorun olmadığını söyleyebilmekteyim. En kötü senaryolarla yapılan stres testlerinde dahi sorunlu kredi oranımız yönetilebilir boyutlarda seyretmektedir. Tabi ki ekonomimizin kendine has bazı yapısal problemleri bulunmaktadır ve bunlar kısa vadede çözümü kolay konular değildir ancak tüm bunlara rağmen, pandemi süreci iyi bir şekilde atlatılmıştır diyebiliriz.
7- İzollu vakfı ile ne zaman tanıştınız? Sizin için İzollu Vakfı ne anlam ifade ediyor?
Vakıf ile çok öncesinden akraba ve tanıdıklarım vasıtası le tanışıktım ancak o zamanlar öğrenciydim. Artık gençlere tecrübelerimi aktaracak kadar şey biriktirdiğimi düşünüyorum. Vakfın benim için anlamı herkesin kendi evinin önünü temiz tuttuğu durumda çevrenin tamamen temiz olması gibi her yörenin insanının en azından kendi yöresinin gençlerine madden ve manen sahip çıkması, onlara yol göstermesi durumunda toplumumuzun da genel olarak daha iyi bir noktaya gelecek olmasıdır.
8-İzollu Vakfı öğrencilerine tavsiyeleriniz nelerdir?
Genel olarak tüm öğrencilere bir istikametleri olması gerektiğini, ister lise ister üniversitenin çok hızlı geçtiğini, daha 1. Yılda başladıklarında 4. Yılın hemen geleceğini ve son yıla hiçbir şeyi bırakmamalarını, daha ilk yıl mezuniyetten hemen sonra ne yapacaklarını planlamalarını tavsiye ederim. Tabi ki bu kolay değil ancak tam bir plan olmasa bile akılları bununla meşgul olmalı yoksa günümüzde öğrenciyi istikametten şaşırtacak çok fazla uyaran var. Bunun en güzel yolu kendilerine örnek üst sınıf öğrencileri ve mezunlar bulmaları, bunlardan yol, yöntem, tecrübe ve akıl istemeleridir. Daha önce başkalarının geçtiği yollar onlar için yeni olsa da başkaları için yeni değil, o yollardan geçen insanların pişmanlıklarından, kaçırdıkları fırsatlardan haberdar olmak bu hataları kendilerinin yapmamaları için çok önemli.
9-Türkiye’ deki bankacılık sisteminden kısaca bahseder misiniz?
Ülkemiz bankacılık sistemi esasen 1990’larda yaşadığımız koalisyon hükümetleri döneminde sağlanamayan ekonomik istikrarın bizi düşürdüğü 2000 yılı bankacılık krizi sonrası oluşan yapıdır. Bu kriz sonrası ülkemiz tabiri caizse dibi görmüş ve sonrasında atılan doğru adımlarla ve siyasi iradenin de uzun süre görevde kalması ile kısa sürede sağlıklı bir bankacılık sistemimiz oluşmuştur. 2007-2010 yılları arasında Türk bankaları yabancı yatırımcılardan çok ilgi görmüş ve birçok banka satışı gerçekleşmiştir. Bunun nedeni ülkedeki finansal istikrar ve bankacılık sektörünün de sıkı şekilde düzenlenip denetlenerek uluslararası normlara uygun çalışan ve riski düşük bir yapı haline gelmesidir. 2013 sonrası jeopolitik nedenlerden de kaynaklı olarak ekonomik istikrarımız biraz sekteye uğramıştır ancak zamanında atılan doğru yapısal adımlar hem bankacılık hem de reel sektörümüzün bu dönemlerde ayakta kalabilmesini sağlamıştır.
10-Türkiye ekonomisi hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
Tabi ki sağlam bankacılık sistemi sağlam bir reel ekonomi ile mümkündür dolayısıyla bundan sonra bizlere düşen ülkemizin yaşadığı ve yaşayacağı iç ve dış şoklara karşı dayanıklı bir ekonomiyi oluşturmak için var gücümüzle çalışmaktır. Bunun için birkaç paragraf önce Malatyamız için söylediğim şeylerin tekrarı niteliğinde bir ihracat ekonomisi haline gelmemiz gerektiğini ifade etmek istiyorum. Bunun için katma değerli üretim, teknoloji, ilaç, savunma sanayi ve en önemlisi de tarım gibi alanlara yatırım ve bu konuda bilgi ve tecrübe oluşumu şarttır. İnşaat ve tekstil alanında yaptıklarımızı bu saydığım alanlarda da yapmak zorundayız.
İzollulu akademisyenin başarı hikâyesi
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.